Ağrı Dağı’nın İlk Tırmanışının 180. Yılı
Bu yıl 9 Ekim 2009 tarihinde, ülkemizin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’nın ilk tırmanışının 180. yılı Doğubayazıt’ta yapılacak törenlerle anılacak. Dağcılığımızda çok değerli bir yeri olan bu tırmanışı, Estonyalı bilimadamı ve gezgin Johann Jakob Friedrich Wilhelm Parrot, Tartu Üniversitesi’nde Fizik profesörüyken, üç öğrencisi ve daha sonra ünlü bir şair olacak Khachatur Abovian’la birlikte gerçekleştirmiş.
Profesör Parrot’ın yazdığı çok sayıda araştırma ve kitaplarından birini de Ağrı Dağı’nı keşfi oluşturuyor. Beş kişilik ekibin Ağrı Dağı’nın zirvesine ulaştığı 9 Ekim 1829 tarihi, hem Türkiye’de hem de Estonya’da dağcılığın başlangıcı kabul ediliyor. Bu nedenle bu yıl her iki ülkenin de katkılarıyla kapsamlı bir etkinlik düzenlenecek Ağrı Dağı’nda.
Estonyalı ve Türk dağcılar tarafından gerçekleştirilecek olan 180. yıl anma tırmanışından önce 4 Ekim’de İshak Paşa sarayında Profesör Parrot’ın çok yönlü hayatını ve Ağrı Dağı’na yaptığı tırmanışı anlatan, Türkçe, Estonca ve İngilizce bir de sergi açılacak. Profesör Parrot’ın Ağrı Dağı’na tırmanışı sadece dağcılık tutkusu için değil aynı zamanda Nuh’un Gemisi’ni de aramak amaçlıydı. Ağrı Dağı o gün bugündür hem dağcıları, hem de Nuh’un Gemisi araştırmacılarını kendine çekiyor.
Ağrı Dağı’nı Marco Polo’nun seyahatnemelerinde de görüyoruz, hatta bu notlarda Ağrı Dağı, hiçbir zaman tırmanılamayacak bir dağ olarak anılıyor. Sönmüş bir volkan olan Ağrı Dağı, 5137 metre yüksekliğiyle Türk dağcılarının yüksek irtifa tırmanışlarına başlangıcı için ideal bir dağ. Yaz tırmanışı herhangi bir teknik zorluk içermemesi nedeniyle, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı dağcının ve dağ yürüyüşçüsünün ziyaret ettiği ve çoğu zaman da hayatlarının en yüksek zirvesine tırmanmış olarak büyük bir mutluluk ve heyecanla evlerine döndükleri bir dağ Ağrı Dağı.
Kış tırmanışları ise, hem kış şartlarının ağırlığı hem de 5000 metre civarındaki buzul yan geçişi nedeniyle ciddiye alınması ve iyi hazırlanılması gereken bir dağ özelliğine sahip. Ağrı Dağı’nın ilk kış tırmanışı 21 Şubat 1970 tarihinde Dr. Bozkurt Ergör tarafından yapılmıştır. İlerleyen yıllarda onbinlerce yerli ve yabancı dağcı Ağrı Dağı’na hem yaz hem de kış mevsimlerinde değişik rotalarından tırmanmayı başarmıştır. Kış tırmanışları sadece donanımlı, yetişmiş, dağları ve dağcılığı iyi bilen dağcılar için uygundur ancak yaz tırmanışları çoğu zaman sıkı ve soğuk bir yürüyüşten ibarettir.
Düz bir ovada aniden yükselen heybetli volkanik kütlesiyle, Ağrı Dağı tüm çevresine hakim durur. Hele bir de Nuh’un Gemisi’ne evsahipliği yapıyor olduğu yönündeki dünyaca kabul gören inanış, Ağrı Dağı’nı dünyadaki diğer tüm dağlardan ayırıyor ve kendisinden daha büyük dağların bile bir çoğundan daha özel kılıyor. Bu özelliği nedeniyle de hem dağcılar hem de Hıristiyanlar için bir tırmanıştan ve bir dağdan daha fazlasını ifade ediyor. İncil’in Genesis bölümünde, Nuh’un Gemi’sinin, Ararat dağlarının üzerinde durduğu ifade edilir. İncil uzmanlarının çoğu Ararat dağlarının, eski Urartu krallığının dağları olduğunu değerlendiriyorlar. Benzer şekilde bir kaç dağın ve bölgenin adı daha Nuh’un Gemisi efsanesinde geçiyor. Ancak hiçbiri Ağrı Dağı kadar dünya çapında kabul görmüş değildir.
Dünyanın pek çok ülkesinde Nuh’un Gemisi’ni bulmak için kurulmuş dinsel veya bilimsel kökenli yüzlerce dernek ve kulüp bulunuyor ve hepsi bir gün insanlık tarihinin en önemli olaylarından birinin sırlarının bu dağda günışığına çıkacağına inanıyor. Ağrı Dağı’na tırmanış yapmak ve kutsal kitaplarda adı geçen Ararat Dağı’nı ziyaret etmek isteyen yüzbinlerce insan olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu özelliğiyle Ağrı Dağı, bölge ve Türkiye için çok önemli bir turizm potansiyeline de sahip. Bu potansiyelin çok verimli kullanıldığını ne yazık ki söylemek pek mümkün değil ama önümüzdeki yıllarda bu eksikliğimizi kapatacağımıza inanıyorum. 2005 yılından bu yana düzenlenen Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi sempozyumlarının bu konuda çok önemli bir çaba olduğunu söylemek isterim.
Ağrı Dağı’na tırmanış için en çok tercih edilen rota, en güvenli ve rahat olan Doğubayazıt tarafından güney yüzünden yapılan tırmanışlardır. Bunun dışında da dağa yaklaşılabilecek değişik rotalar mevcuttur. Ağrı Dağı tırmanışı için izin alınması gerekmektedir. Türk dağcılar için bu izin oldukça rahattır ancak yabancı dağcılar için biraz zahmetli ve zaman alan bir bürokrasisi var. Bence yabancı dağcıların izin alma meselesi de çözülmesi ve kolaylaştırılması gereken bir konu. Ülkemizi ve Ağrı Dağı’mızı ziyaret etmek isteyen pek çok yabancı bu zahmetli izin işlemleri nedeniyle gereğinden fazla zorlanıyorlar.
Ağrı Dağı’nın en rahat ve güvenli rotası olan güney yüzü rotasını tırmanmak için, Doğubayazıt’ta kaldığınız otelden 2400 metredeki Eli köyü’ne 2 saatten kısa süren bir yolcululukla araçla gidiliyor. Buradan sonra herkes yürüyerek devam ediyor. Ağır yükler ise 3300 metre civarındaki ilk kampa ve daha sonra 4200 metredeki ikinci kampa kadar at sırtında ulaştırılabiliyor. Bu durum Ağrı Dağı’na tırmanışları çok rahatlatan bir imkan sunuyor herkese. Böylece sadece o günlük ihtiyacınız kadar malzeme taşıyarak tırmanışı sürdürebiliyorsunuz. Yükseklikten daha az etkilenmek için yapılan bir günlük uyum tırmanışı ve dinlenmeyle birlikte, 5 – 6 gün içerisinde yapabileceğiniz bir tırmanış Ağrı Dağı tırmanışı.
Ağrı Dağı’na tırmanan bir dağ yürüyüşçüsünün, profesyonel bir dağcının yaşadıklarına en çok yaklaşacağı yer ise, yaklaşık 4950 metrede artık kramponların takılarak ilerlendiği zirveye doğru yükselen yan geçiş ve devamındaki dik yükselen tırmanış etabı olacaktır. Zirveye ulaşan son adımlar ise, son derece dik, soğuk, sert rüzgarlı, bembeyaz bir boşluğa tırmanıyormuş hissini verir dağcıya. Bu son etap gerçekten de unutulmayacak anılardandır. Yıllar geçtikçe, insanın o günleri tekrar hatırladığında, o son metrelerdeki çabası için kendisiyle bir kez daha gurur duyacağı özel anılardır.
Ağrı Dağı’na tırmanacak kadar kendinize güveniyorsanız ve bu yönde bir isteğiniz varsa, bence iyi hazırlandığınız bir yaz kendinize bu şansı vermelisiniz. İnternetten bir araştırma yaparak, Ağrı Dağı’na tur grupları götüren çok sayıda organizasyondan kendinize uygun birini bulabilirsiniz. Tırmanışla ilgili tüm detayları ve hazırlıkları bu tür gruplarla planlayabilirsiniz. Size düşen, tırmanış öncesinde iyi bir antrenman programı uygulamak ve kendinizi Ağrı Dağı’nın taşlı, karlı, buzlu patikalarına hem fiziksel hem de psikolojik olarak hazırlamak olacaktır. Tırmanışın akışı ve güvenliği ile ilgili kararları bu konuda deneyimli rehberlerin aldığı, gerekli malzemeler konusunda da destek alabileceğiniz bu tırmanışta, sınırlı dağcılık tecrübesi olan ancak iyi sporcu disiplinine ve kondüsyona sahip pek çok kişinin uygun hava koşullarında başarılı olduğunu da bilmenizi isterim.
Bence kendi sınırlarına bir yolculuk yapmak isteyen, düzenli egzersiz yapan ve kendine güvenen pek çok kişi, hayatının en büyük maceralarından birini Ağrı Dağı’nda bulabilir ve kendi zirvelerinden birine tırmanabilir. Ağrı Dağı’na tam 180 yıldır dağcılar ve iyi hazırlanmış dağ yürüyüşçüleri tırmanıyor, neden siz de onlardan biri olmayasınız ki.