Akıntıyla Dans

1998 yılı ilkbaharında yaptığım Nepal seyahatinde, Nepal’in en büyük ve uzun nehri Karnali’de 12 gün süren bir rafting ekspedisyonuna katılma şansım olmuştu. Karnali nehri üzerinde rafting yapacağımız bölüm daha yeni turizme açılmıştı, bu yüzden geçtiğimiz köyler tamamıyla doğal kalmış ve hiç bozulmamıştı.

Hatta, henüz öğrenmedikleri için köylü çocukların turistlerden birşeyler istemediği dünyadaki pek az yerden biri olduğunu bile söyleyebilirim. Bölgeye yol olmadığı için bütün malzemelerimiz, raftlar ve kayaklar (kano-kayak) dahil herşey, suya gireceğimiz noktaya dek taşıyıcıların sırtında gelmişti. Büyük bir heyecanla beklediğim raftinge başlayana kadar olan bölüm de, kendi içinde son derece etkileyici ve değişik bir tecrübe olmuştu benim için. El değmemiş ormanların arasında 50 kadar taşıyıcıyla yaptığımız yürüyüşü ve nehir kenarındaki, her biri son derece önemli detaylardan oluşan son hazırlıklarımızı bugün bile hatırlıyorum. Ekibin güçlü akıntıyla ve çılgın rapidlerle boğuşacağı yolculuk için, herşeyin olabildiğince sağlam bir şekilde bağlanması, sabitlenmesi ve yerleştirilmesi gerekiyor. Botun ağırlık merkezinin gereğinden fazla yükseltilmemesi ve yüklerin dengeli pay edilmesi de son derece önemli. Aksi taktirde malzeme kaybetmek veya raftı ters devirmek işten bile değil.

Sonraki günler gündüzleri Karnali üzerinde dalgaların ve akıntının içinde, geceler ise nehir kenarındaki bembeyaz kumsallarda, küreklerimizle destekleyerek bir çadır gibi kurduğumuz raftlarımızın altında geçti. Her güzel şey gibi günler çabucak geçti ve tekrar Katmandu’ya geri döndük, ben de 8516 metrelik, dünyanın 4. yüksek dağı Lhotse tırmanışı için bu kez Nepal’in kuzey bölgelerine, Himalayalara gittim.

Rafting ve kayaking imkanları açısından değerlendirecek olursak, Türkiye, hemen hemen diğer tüm doğa sporlarında da olduğu gibi, inanılmaz bir potansiyele sahip. Ege, Akdeniz, Doğu Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’daki büyük nehirlerimiz, coğrafi konumları, fiziksel özellikleri, hacimleri, su güçleri ve debileriyle, dünyanın dört bir yanından gelen nehir sporcuları için mükemmel fırsatlar yaratıyor. Turizm açısından da son derece önemli bir potansiyel olan nehirlerimizde rafting ve kayaking sporları her geçen yıl daha fazla sporcu – turist tarafından yapılıyor. Hele benim de geçtiğimiz yıllarda rafting yapma şansı bulduğum Çoruh gibi bazı nehirlerimiz dünya standartlarında bile en iyiler arasında yer alıyor. Ölüdeniz’deki Babadağ, her yaz dünyanın dört bir yanından ülkemize gelen yamaç paraşütçüleri için ne ise, Çoruh da rafting sporcuları için o.

DERECELENDİRME VE GÜVENLİK

Nehirler zorluk derecelerine göre uluslararası bir ölçekle birden altıya doğru sınıflandırılıyorlar. En kolayı, hafif akan bir su ve pek az engeli ifade eden 1. derece ve en zoru da, hemen hemen geçilmesi imkansız olan ve çok ciddi hayati tehlike yaratabilecek, eğlenceli bir intihar metodu olarak da değerlendirebileceğimiz 6. derece olmak üzere bölümlenen bu sınıflandırma sayesinde, dünyanın her yerindeki rafting ve kayaking sporcuları, hiç görmedikleri nehirler hakkında bile fikir sahibi olarak planlama ve hazırlık yapabiliyorlar.

Orta karar bir fiziksel yapıya sahip olan ve sudan korkmayan sağlıklı herkes, 1., 2. ve 3. derece olarak kabul edilen nehirlerde hiç bir sorunla karşılaşmadan rafting yapabilirler. Daha zorlu ve heyecanlı 4. dereceye geldiğimizde, sporcuların daha aktif, suda güvenli ve mümkünse önceden biraz rafting tecrübesine sahip olması daha doğru olur. 5. derece, 4. dereceden çok daha farklıdır ve uzun süreli çalkantılı – köpüklü sulardan, güçlü dalgalardan, dar geçitlerden oluşur ve raftın ters dönmesi riskinin de bulunduğu 5. derecede güvenli bir rafting için sporcuların ciddi şekilde kürek çekmesi, efor harcaması gerekir. Bu tür bir suda rafttan düşüp yüzmek zorunda kalmak ise ciddi şekilde hayati tehlike oluşturabilir. Böyle bir durumda yapılacak en iyi şey, ayaklarınızı öne ve sırtınızı geriye vererek suyla birlikte suyun sakinleştiği yere kadar akmak ve buradan raftların yanında, olası bir devrilme veya düşme durumunda yardımcı olmak amacıyla kayaklarıyla gelen, güvenlik kayakçısının da yardımıyla kıyıya yüzmek olmalıdır. Köpüklü sularda yüzmeye çalışmak ve ayakların önde ve başın geride olduğu güvenli pozisyonu yitirmek, kayalara kontrolsüz çarpma riskini de beraberinde getireceği için çok tehlikelidir. Her nehir sporcusu mutlaka, başını darbelerden korumak için kask ve suda batmamak için de can yeleği giyer. Bir anlık boş bulunma sonucunda rahatlıkla olabilecek suya düşme durumunda, bu malzemeler hayat kurtarıcıdır.

Rafting, hemen hemen hiç tecrübesi olmayan kişiler tarafından bile, iyi bir nehir rehberinin yardımıyla oldukça güvenli bir şekilde kolaylıkla yapılabilirken, onun daha iddialı kuzeni, bu yıl olimpiyatlarda da izleyebileceğiniz kayaking sporu, ancak belirli bir eğitimi almış, daha sportif, aktif kişiler tarafından yapılabilir. Bütün sporlarda olduğu gibi nehir sporlarında da en önemli unsur güvenliktir. 4 – 6 – 8 kişilik raftlarla yapılan rafting sporunda, her sporcunun keyif alması ve raftın da hedefine ulaşabilmesi için, nehir, malzeme, ekip ve mevsim seçiminin en iyi şekilde yapılması gerekir. Bir takım sporu olması itibarıyla, ekibin güvenliği için, ekipeki her bir üyenin, rehberin komutlarına harfiyen uyması son derece önemlidir. Zorlu bir nehir geçişinde çoğu engel, ancak ekip üyeleri birbirleriyle uyumlu çalışırsa güvenli bir şekilde aşılabilir. Zorluk derecesi arttıkça, kullanılan malzemenin ve ekibin önemi de artar. Her mevsim, hatta farklı yıllarda aynı mevsimler bile, yağış miktarlarına bağlı olarak farklılıklar gösterebilir. Bu yüzden bu tür koşulların çok iyi gözlemlenmesi ve değerlendirilmesi yine güvenlik açısından çok önemlidir. Kuru bir mevsimde 4. derece olan bir rapid, aşırı yağışlardan sonra pekala 5. dereceye çıkabilir ve buna hazır olmayan ekibin başını büyük derde sokabilir.

Her sporda olduğu gibi, nehir sporlarında da gerekli önlemler alındığı taktirde, hem kendinizi ve kendi yeteneklerinizi hem de doğayı daha yakından tanıma ve sınama şansı yakalayabilirsiniz. Güzel ülkemiz bu fırsatı bize vermek için her türlü koşula sahip. Bize sadece gitmek, görmek, yapmak ve sonra da paylaşmak kalıyor…