Akut 10 Yaşında ve Bu Sadece Başlangıç
Bizleri uzun zamandır tanıyorsunuz; kiminiz yakından, kiminiz daha uzaktan. 1996 yılından bu yana, çoğunuzla yollarımız bir yerlerde kesişti. Kiminizin eşini, dostunu, ailesini veya okuldan arkadaşını, mahalleden tanıdığını, uzaktan akrabasını enkaz altından çıkardık, dağlardan indirdik, kaybolanları bulduk, çığlardan, sellerden çekip aldık. Kiminizin ise bu haberleri medyanın değişik kanallarından biraz şaşkınlık, biraz tebessüm ama hep koltukları kabartan bir takdir ve gurur duygusuyla izlediğinizi hissettik.
Bizleri uzun zamandır tanıyorsunuz; kiminiz yakından, kiminiz daha uzaktan. 1996 yılından bu yana, çoğunuzla yollarımız bir yerlerde kesişti. Kiminizin eşini, dostunu, ailesini veya okuldan arkadaşını, mahalleden tanıdığını, uzaktan akrabasını enkaz altından çıkardık, dağlardan indirdik, kaybolanları bulduk, çığlardan, sellerden çekip aldık. Kiminizin ise bu haberleri medyanın değişik kanallarından biraz şaşkınlık, biraz tebessüm ama hep koltukları kabartan bir takdir ve gurur duygusuyla izlediğinizi hissettik.
AKUT Arama Kurtarma Derneği olarak, “gönüllülük” ve “karşılıksız yardımseverlik” ilkeleriyle tam 10 yıldır durup dinlenmeden, varlığımızı adamaya karar verdiğimiz Türk Milleti ve Türkiye için çalışıyoruz. Sayısız kereler kendi sağlığımızı, hatta hayatımızı hiç tanımadığımız, hiç görmediğimiz, bir daha da hiç görmeyeceğimiz insanların acılarını bir nebze olsun dindirebilmek; onları içinde bulundukları zor, hatta ölümcül durumlardan çekip alabilmek için tehlikelere attık; bazen de sadece cenazelerini acılı ailelerine, yakınlarına verebilmek ve onların, sevdiklerine karşı son görevlerini yerine getirmelerini sağlayabilmek için yaptık bütün bunları.
Hiçbir zaman yorulmadık ve pişmanlık duymadık. Çünkü her seferinde yaptığımız fedakarlığın, çabanın, özverinin karşılığını, milletimizin en içten duyguları, duaları, güveni ve gözyaşları ile aldık. Öyle ki yüce milletimiz, duygularının içten bir ifadesi olarak bizleri, tarihten bir övünç olarak taşıdığı en asil kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte en güvendiği kurumların başına yerleştirdi. Siyasetin, medyanın, bürokrasinin ve diğer pek çok kurumun güvenilirliğinin en alt seviyelerde algılandığı dönemlerde milletimiz bizi bu en büyük onura da layık gördü.
Bu eşsiz onura her zaman layık olabilme kararlılığında olan AKUT, 10. yılımıza ulaştığımız bu günlerde tam 10 bölgede ekiplerini oluşturmuş ve her an göreve hazır olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Mart 2006 tarihine dek toplam 281 arama ve kurtarma görevine katılmış, 726 insanın hayatının kurtarılmasında ve / veya normal yaşam koşullarına nakledilmesini sağlamıştır.
Yardıma muhtaç olana her zaman elini uzatan AKUT, imkanlarını ve deneyimini, devletimizin yönlendirmesiyle gerektiğinde yabancı ülke topraklarında da kullandı. Atina Depremi sonrasında süratle bölgeye giden AKUT ekibini, kurtarma çalışmaları sonrasında Yunanistan Cumhurbaşkanı resmi olarak kabul etti ve teşekkürlerini iletti. Tayvan Depremi’nde yine Türk insanının yardımseverliğini ve fedakarlığını bütün dünyaya gösterdi, Hindistan Depremi’nde yaptığı başarılı kurtarmalar o günlerde dünya kamuoyunda geniş yer aldı. Mozambik Seli sonrasındaki çalışmalara 3 uzman hekim ve büyük bir tıbbi malzeme ile destek veren AKUT, imkanları elverdiği ölçüde İran ve Pakistan depremlerinde yine üzerine düşeni eksiksiz yerine getirdi.
Bir grup dağcının öncülüğünde kurulan AKUT, 1996 yılından bu yana gerçekleştirdiği etkinliklerin neredeyse tamamında öncü ve lider bir kurum olarak çalıştı. Türkiye’de gönüllü olarak doğal afetlerde arama ve kurtarma yapan ilk ekip oldu; bu görevi yurtdışında da gerçekleştiren ülkemizden çıkan ilk gönüllü ekip oldu; afetler ve arama – kurtarma konularında topluma kapsamlı eğitimler veren ilk gönüllü ekip oldu; bakanlar kurulu kararıyla, bu alanda “kamu yararına çalışan” belgesi alan ilk dernek oldu ve halen de tektir; Akdeniz Bölgesindeki arazi yapısını, yoğun turizm potansiyelini ve bunların getirdiği riskleri fark edip, bu yönde yaşanan kazalarda bölgedeki 3 ekibi ile (Antalya, Olympos, Marmaris) örgütlü müdahale yapan ilk ekip oldu; Doğu’nun ağır kış koşullarının kapadığı yollarda, kar motosikleti ile köylerden yaralı ve hasta ulaşımını sağlayan ilk ekibi Bingöl’de kurdu; bugüne dek 2000’in üzerinde seminer verdi ve 100.000’lerce insana ulaştı, yüzlerce kişiye ve resmi, özel, sivil ve askeri kurumlara sertifikalı arama ve kurtarma eğitimleri verdi.
Öncülük, yol açıcılık, ufuk açıcılık ve liderlik ruhumuz; sorumluluk anlayışımız ve yurt ve insan sevgimizle birleşince başka pek çok projelere de imza attık ve atmaya da devam ediyoruz. Son derece çalışkan, nitelikli, fedakar ve gönüllü insan gücümüze dayanarak, yıllar içerisinde asli görevimiz olan arama ve kurtarma konularına ilave olmak üzere ülkemizde eksikliğini gördüğümüz pek çok farklı konuda da projeler gerçekleştirdik.
1- 9 – 12 yaş grubu genç kardeşlerimize AKUT’un temel değerleri ve bunlara ilave olarak sosyal sorumluluk, saygı ve empati gibi kavramları öğrettiğimiz “GENÇ AKUT GÖNÜLLÜSÜ” projesi;
2- “Koroner By Pass” ameliyatı geçirmiş ve geçirme durumu olan hastaların, ameliyat sonrası süreçteki depresyona müsait dönemde kendilerine güvenlerini artırmak ve sosyal hayatlarından kopmamaları yönünde cesaretlendirebilmek amacıyla Prof. Dr. Bingür Sönmez’in öncülüğünde “AĞRI DAĞINA BY PASS” projesi,
3- 1. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde ağır kış şartları ve plansızlık nedeniyle şehit olan kahraman mehmetçikleri anmak için sorumluluk sahibi pek çok kişi ve kurumla birlikte gerçekleştirdiğimiz “SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ ANMA ETKİNLİKLERİ” projesi;
4- Bütün Türkiye’yi bir tır ve bir ambulansla 15.500 kilometre katedip, 126 günde baştan başa gezerek, afetlere hazırlık konularında verdiğimiz eğitim ve seminerleri yürüttüğümüz “AKUT ANADOLU TIRI” projesi;
5- Ermeni soykırımı yalanlarına karşı düzenlediğimiz “AKUT, ‘ERMENİ SOYKIRIMI’ YALANLARINA KARŞI TÜRK ULUSUNU GÖREVE ÇAĞIRIYOR” projesi;
6- Organ bağışı kampanyalarına destek verdiğimiz, “YAŞARKEN DE, YAŞAMDAN SONRA DA HAYAT KURTARIYORUZ” projesi;
7- Yurdumuzun özellikle sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda geri kalmış bölgelerinde, değişik vesilelerle tanıştığımız veya iletişim kurduğumuz ihtiyaç sahiplerine çeşitli yardım ve destek çalışmalarımızı bir çatı altında topladığımız, “AKUT ANADOLUYLA ELELE” projesi;
8- Çankaya Belediyesi ile birlikte gerçekleştirdiğimiz “SOKAK KÖPEKLERİNİN REHABİLİTE EDİLMESİ, EĞİTİLMESİ VE KAZANDIRILMASI” projesi; ve daha pek çoğu…
Bizim anladığımız anlamda AKUT, yaşadığımız topraklara ve bu toprağın yüce ruhlu insanına karşı bir görev bilinci ve sorumluluğudur. AKUT’un son derece net tanımlı bir varlık sebebi, çalışma anlayışı ve özdeğerleri vardır ve görev süreçlerini de bu ilkeler çerçevesinde gönüllüleri eliyle yürütür. AKUT derneği aslında bir şemsiye organizasyondur, ancak AKUT ruhu ve anlayışı gönüllüleri eliyle yaşayan, kendini sürekli geliştiren ve büyüyen, yeni beliren ihtiyaçlara ve imkanlara göre kendisini yeniden konumlandıran, sürekli bir dinamizmi olan, her hücresinde kendi içinde insiyatif kullanabilen canlı bir organizasyondur. Aslında AKUT’u sıradışı kılan, benzerlerinden ayıran ve başarılı yapan da bu tercihtir.
AKUT, kendisine görev olarak seçtiği acil durumlarda arama ve kurtarma çalışmalarını en iyi şekilde yerine getirmeye gayret eden ve bu şekilde vatanına, milletine bir nebze olsun hizmet etmenin getirdiği iç huzuru ile kendi yaşam doygunluğunu ve kalitesini yükselten gönüllülerden oluşan tam anlamıyla insan odaklı bir kurumdur. AKUT aslında kendisini vareden gönüllülerinin kimliğinde, duygularında, söyleminde, eyleminde vücut bulan, yaşayan bir kurumdur. Bu canlılığı ve ruhu nedeniyle AKUT’un birimlerinin yöntemleri ve tercihleri de bulundukları coğrafyaya ve ihtiyaçlara göre farklılıklar gösterir. Bingöl ekibi ile Olympos ekibi veya Kocaeli ekibi ile Marmaris ekibi yaşadıkları bölgenin ihtiyaçlarına ve fiziksel şartlarına göre özgün olarak tasarlandıkları için çalışma biçimleri, kullandıkları araçlar ve sahip oldukları imkanlar itibariyle birbirlerinden farklılıklar gösterebilirler. Ancak ortak noktaları AKUT ruhunun en güçlü teması olan sorumluluk duygusu, karşılıksız yardım, yaşamın kutsallığına inanç, Anadolu’lu olmanın getirdiği içsel değerler, vatan ve millet sevgisi ve büyük önder Atatürk’ün tam bağımsız, öncü, bilime dayalı, devrimci ruhudur.
Bu yönüyle AKUT üstlendiği arama ve kurtarma görevleri bir yana, aslında Türk Milleti’nin kendi içindeki yabancılaşmaya ve bölünmüşlüğe tepkisidir. AKUT’u bir avuç dağcının kurması, bugün için bizlerin yürütmesi işin görünen kısmıdır. AKUT yabancılaşmaya ve bölünmüşlüğe karşı sonuna kadar direnme kararlılığında olan Türk Milleti’nin ortak bilincinin eşsiz bir ürünüdür. Bizler sadece bugün için bu düşüncenin uygulayıcıları ve koruyucularıyız. Milletimize ait olanın emaneten bizde olduğunu bir an bile aklımızdan çıkartmadan çalışmalarımızı sürdürürüz.
AKUT, 1999 Marmara Depremi’nde, ülkedeki neredeyse bütün kurumların hazırlıksız yakalandığı bir dönemde bile ne yapması gerektiğini çok iyi bilen, planlı ve organize bir şekilde gerçekleştirdiği kurtarma çalışmaları ve ülkenin dört bir yanından gelen büyük gönüllü gücünün ve yardımların koordinasyonundaki başarısı nedeniyle, sivil toplum örgütlerinin neler yapabileceğini bütün Türkiye’ye göstermiş oldu. Herşeyi devletten beklemeye alışmış bir toplumun içinden çıkan AKUT, iyi kurgulandıkları ve kendi konularında bilinçli bir şekilde çalıştıkları taktirde, sivil toplum örgütlerinin son derece tehlikeli ve zorlu konularda bile etkin ve başarılı olabileceğini ispat etti. Aslında konuyu incelerken hep 17 Ağustos 1999 sonrası kurulan arama kurtarma ekiplerinin sayısından bahsederiz, oysa AKUT sadece arama kurtarma konusunda değil, dinamik yapıları ve süratli karar mekanizmaları ile sivil toplum örgütlerinin ve sivil insiyatif kullanmanın ne kadar etkin ve başarılı, daha doğrusu ne kadar gerekli olduğunu da bir kez daha göstermiş oldu. Bugün demokrasinin vazgeçilmezlerinden kabul edilen örgütlü bir sivil toplum ve sivil toplum kuruluşu söylemleri bile, geniş anlamıyla kamuoyunun bilincine AKUT’un yaptığı başarılı çalışmalar sonrasında girdi.
AKUT’un yaptığı yüzlerce arama ve kurtarma çalışmasına ilave olarak, acil durum yönetimi konularında kurumlara verdiği eğitim, denetleme ve danışmanlık hizmetleri ise, bugün geldiği yer itibariyle ülkede önemli bir boşluğu tamamen ülkemizin özkaynakları ile doldurması sebebiyle bir diğer önemli hizmetidir. Bugünün AKUT’u, bu yönde yaptığı ulusal ve uluslararası ölçekteki büyük ve prestijli projelerle geleceğin AKUT’unun nasıl olacağına dair de önemli sinyaller vermektedir.
Bir kaç örnek vermek gerekirse;
1-İTKİB – Tekstil İthtalatçıları Birliği, TGSD – Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği ve Statoil’e verdiğimiz Afetlere Hazırlık Eğitimleri;
2-ÇMİS – Çimento Müstahsilleri Sendikası’na bağlı bulunan Türkiye’deki bütün çimento fabrikalarının acil durum ekiplerinin oluşturulması ve eğitimlerinin tamamlanması;
3-Bam Depremi’nde büyük zarara uğrayan ve kayıplar veren İran’ın Kerman Eyaleti’nin “Afet Hazırlık Geliştirme” projesinin yapılması ve “Kriz Merkezi Yönetimi” eğitimlerinin verilmesi;
4-Dünyanın en büyük enerji projelerinden biri olan “BTC Boru Hattı” projesinde özel yetiştirilmiş ekibiyle BOTAŞ ekiplerine destek verilmesi gibi pek çok açılım AKUT’u 21. yüzyıla güvenle ve güçle hazırlamaktadır.
AKUT’u var eden oğullarınız, kızlarınız, kardeşleriniz olan bizler, nasıl enkazlardan, sellerden, çığlardan, dağ kazalarından bir can daha kurtarabilmek için, yüzlerce kez oradan oraya koştuysak ve çalıştıysak, yüce Devletimiz ve asil Milletimiz için, Vatanımız için de koşmaya, çalışmaya, hem de hiç durmamacasına, hiç yorulmamacasına koşmaya ve çalışmaya kararlıyız.
Çünkü biliyoruz ki geçmişimiz, bugünümüz, geleceğimiz, kültürümüz, varlığımız, refahımız ve mutluluğumuz hepsi aynı yerde buluşuyor. Ya hepimiz kazanacağız ya hep birlikte kaybedeceğiz. Türk Milleti kazanmak istiyor ve bunu herkesten çok hakediyor.
AKUT’un bütün çalışmalarında ve etkinliklerinde, yol göstericimiz her zaman Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Henüz Harp Okulu sıralarında öğrenciyken; “Engellerden hiçbiri bilimden yararlanmayı önleyemez” diyen Atatürk, yıllar sonra bunu “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” sözleriyle hayata geçirmiş ve “Türkiye Cumhuriyeti’nin her türlü faaliyetine akıl ve bilimin egemen olmasını” temel ilke olarak benimsemiştir. O’nun yolunda ilerlemekten bir an bile tereddüt etmeyen AKUT ailesi, bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da ATA’sının gösterdiği bilim ve akıl yolundan hiçbir zaman ayrılmayacaktır.
Saygılarımızla,
Ali Nasuh MAHRUKİ
AKUT – YÖNETİM KURULU BAŞKANI