Akut Gönüllülerine Yazdığım 2010 Yeni Yıl Mesajı

2010 EN ÇOK BİZİM YILIMIZ OLACAK

Sevgili arkadaşlarım, AKUT’un çok değerli gönüllüleri,

Sizlerle birlikte ve aramıza yeni katılan gönüllülerle her geçen gün büyüyerek, neredeyse 15 yıldır ülkemiz ve insanlarımız için, insanlık için mücadele ediyoruz. Arama ve kurtarma alanında gönüllülük ve karşılıksız yardımseverlik ilkeleriyle, sosyal girişimciliğin dünyadaki en etkili örneklerinden birini vererek Türkiye’mizin öncü ve lider sivil toplum örgütü olduk ve bu kadar zamanda ülkemizde bir çok ilke imza attık ve büyük değişimlerin öncüsü olduk. Bu çabalarımız sayesinde bildiğiniz gibi, dünyanın önde gelen sosyal girişimci destekleme programı olan ASHOKA Vakfı’nın dünyanın 60 ülkesinde 2000 civarında desteklediği sosyal girişimcilerden biri de ben olmuştum. Aşağıdaki bağlantıdan bu konunun detaylarını takip edebilirsiniz.

http://www.ashoka.org/fellow/2942

Değerli arkadaşlarım, 2010 hiçbirimiz için kolay bir yıl olmayacak, bunun emarelerini görmemek, görmezden gelmek mümkün değil. Yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada da giderek her şey daha zorlaşıyor, karmaşıklaşıyor ve ne yazık ki iyiye doğru gitmiyor. Bizler gibi, daha iyi bir dünyada yaşamak ve gelecek kuşakları daha iyi bir dünyada yaşatmak için mücadele eden milyonlarca dünyalı için yapacak çok şey, düzeltilecek çok yanlışlık, giderilecek çok eksiklik var. İnsan olmanın gereklerinin ve sorumluluğunun farkında olan bizim gibi insanlara her geçen gün daha fazla görev düşüyor. Bugün için, bu sorumluluğun farkında olmayan diğer insanların yapmadıklarını da bizim yapmamız gerekiyor. İnsanlar yaptıklarından bazen de yapmadıklarından sorumludur. Bizler ve bizim gibiler gidişatı, süreçleri görmezden gelip, hiçbir şey olmamış gibi yaşayamayız ve zaten yaşamadık. Bugünkü tembelliğimizin ve sorumsuzluğumuzun bedelini çocuklarımıza ödetmenin vebalini hiçbirimiz taşıyamayız arkadaşlar. Büyük önderimiz; “Yaşamda tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı ve mutluluğu için çalışmakta bulunabilir” derken bence bu gerçeğe dikkat çekmişti.

Bizim sadece ülkemizde değil, tüm dünyada da gelecek kuşakların şerefi, varlığı ve mutluluğu için yıllardır gösterdiğimiz iyi niyetli ve gayretli çabalar, belki ülkemizde bazı medya gruplarının dikkatini yeteri kadar çekmiyor olabilir ama dünya bizim farkımızda arkadaşlar. Türkiye’de bir avuç dağcının öncülüğünde başlayan ve her geçen gün etki alanını genişleten AKUT hareketi, daha iyi bir dünyanın mümkün olduğuna inananların dikkatinden kaçmıyor. Geçen ay Filipinler’den aldığım Uluslararası GUSI Barış Ödülü de bu durumun bir diğer en güzel örneği. Bildiğiniz gibi GUSI BARIŞ ÖDÜLÜ VAKFI tarafından, 2002 yılından bu yana çalışmalarında üstün başarılar gösteren, dünyanın her köşesinden bugüne kadar 120 kadar seçkin bireye verilen, ULUSLARARASI GUSI BARIŞ ÖDÜLÜ’ne layık görüldüm. Filipinler Cumhurbaşkanı’nın himayesinde verilen Asya’nın bu prestijli ödülünü, dağcılık sporundaki uluslararası başarılarım, arama / kurtarma alanında toplumdaki öncülüğüm ve sivil toplum örgütü liderliğim nedeniyle, SPOR ve İNSANLIĞA KATKI temalarında verilmişti.

Aşağıdaki linklerden Voice of America’da yayınlanan bu bölümü takip edebilirsiniz.

http://www.ajanspress.com.tr/New_Video_stream/2009%5C12%5C31%5CCD9819416.wmv

Değerli arkadaşlarım, bu ödüllerin, bu başarıların hiçbirini tek başıma alamazdım, başaramazdım. Bizler birbirimize inandığımız ve güvendiğimiz için, bugün dünya bizi takdir edilmesi ve hakkının teslim edilmesi gereken yurttaşları arasında görüyor. Bu ödüller bizimdir, hepimizindir ve bizim hakkımızdır, hepimize aittir. Yaşamımın en faydalı yılları AKUT ailesi içinde sizlerle birlikte geçti ve geçiyor. Sizlerle yollarımızın kesiştiği ve kader birliği yaptığımız AKUT derneğine duyduğum koşulsuz sevgiyi ve bağlılığı, 2010’a girdiğimiz bu günde bir kez daha bütün varlığımla hissediyorum. İyi ki varsınız ve bu yaşamda yollarımız iyi ki kesişmiş. AKUT’suz ve sizsiz bir hayatın nasıl olacağını düşünemiyorum bile. Allah öyle bir günü hiçbirimize yaşatmasın dilerim…

Bizler tüm dünyada giderek genişleyen yurttaş sektörü olarak adlandırılan sosyal girişimcileriz. Ve tüm kalbimle inanıyorum ki geleceği biz ve bizim gibi sosyal girişimciler değiştirecek. Bizim gibiler dünya sahnesinde belki yeni oyuncu değiller, tarih boyunca bizler gibi, yaşadığı coğrafyaya karşılıksız hizmet eden, bir şeyleri düzeltmeye çalışan sayısız insanoğlu geçti dünyadan, ama artık etkinliğimiz ve sonucu değiştirme kabiliyetimiz görmezden gelinemeyecek kadar güçleniyor. 1999 Depremi tüm Türkiye’ye şunu gösterdi; artık herşeyin devletten beklendiği düzen sona eriyor ve herkesin üzerinde düşeni yapması gereken yeni ve çağdaş bir dönem başlıyor. Ve biz bu muhteşem sürecin öncüsüyüz arkadaşlar. Biz 17 Ağustos Depremi’nde sadece 220 insanın hayatını kurtarmadık, aynı zamanda ülkemizin atıl duran yurttaş sektörünün potansiyelini de harekete geçirdik. Örgütlü toplumun güçlü toplum olduğunu gösterdik. Örgütlü olmanın, sadece çıkar gruplarının tekeline bırakılamayacak kadar önemli olduğunu ve daha iyi bir dünyaya inanan yurttaşlık sorumluluğu gelişmiş insanların da örgütlendiği taktirde muhteşem değişimler yaratabileceğini gösterdik.

Bu konuları size daha iyi aktarabilmek için, bu aralar üzerinde çalıştığım yeni kitabımdan ilgili bölümü de aşağıda sizle paylaşmak istiyorum.

“Sosyal girişimciler tarihin her döneminde, her toplumda var olmuştur. Sosyal girişimcilik, toplumsal sorunların çözümüne, herşeyi kamu ve özel sektörden beklemeden, toplumu oluşturan bireyler olarak doğrudan katılmaktır. Çözümün bir parçası olarak yaşadığı topraklara bütünüyle sahip çıkmaktır. Peter Drucker, sosyal girişimcinin toplumun performans kapasitesini değiştirdiğine dikkat çekiyor. Daha iyi bir dünya için yapılacak en akıllıca şeylerden biri, dünyadaki sosyal girişimcilerin etkinliğini artırmak ve sayılarını çoğaltmak üzere ekonomik ve toplumsal destek sağlamaktır. Tüm dünyadaki sosyal girişimciliği, sosyal girişimcileri ve yeni fikirlerin gücünü anlatan, DÜNYA NASIL DEĞİŞİR? kitabının yazarı David Bornstein önsözünü şu paragrafla bitiriyor; (Bu kitabı tüm ekiplerimizin kütüphanesine yollamıştık, isteyenler kitabın tamamını da ekiplerinden bulup okuyabilirler.)

“Sosyal girişimciliğin artık dünyanın bir çok işletme okulunda okutulduğuna tanık oldum. İlkokullarda ve anaokullarında öğretileceği günleri sabırsızlıkla bekliyorum. Çünkü bu öyküler, piyasalar, sürdürülebilirlik veya verimlilik hakkında değil. Bu öyküler başkalarının ıstırap çekmesine dayanamayan insanların öyküleri. Başka insanların, sahip olması gereken fırsatları kaçırmasına razı olamayan kişilerin öyküleri. Bu öyküler kendi prangalarını çözüp, diğer insanları da biraraya getirenler hakkında. Hızlı ve önceden kestirilemez değişim dünyasında, bu öncü sosyal girişimciler ve dünyanın her köşesine değmeyi başaran milyonlarca değişim yaratıcısı, bir merkeze bağlı olmayan ve gelişmekte olan güçleriyle, eğer doğru bir şekilde finanse edilirlerse, şimdiye kadar sahip olduğumuzdan çok daha iyi mekanizmalarla ihtiyaçlarımıza cevap bulacağız. Bu yüzden onlar, huzurlu ve barış içinde bir dünya yaratmak için, sorunlarımızı düzene koyacak ve çözüm sistemlerini yaratacak en büyük ümidimiz olmaya devam ediyorlar.”

Girişimcilik ve eğitim arasında doğrusal bir ilişki var ama asıl etkili olan tecrübe ve yaşanmışlıklar. Her yeni kazandığınız beceri, yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Çağımızın sürekli değişen düzenine uyum sağlayabilmenin tek yolu, sürekli öğrenen insan olmaktır. 21. yüzyılın özgün fırsatlarını yakalayabilmek ve risklerinden korunarak fark yaratabilmek için, yaratıcı ve girişimci ruhunuzu kullanmalısınız. Bilgi toplumunda girişimcilik, bireysel ve toplumsal gelişmenin, kalkınmanın, refahın, rekabet avantajının en önemli etkenidir. Bugün dünyamızın farklı düşünebilen, yaratıcı, yenilikçi, üretken, çağı yakalamış girişimci insanlara ve bu insanların fikirlerine, vizyonuna ve liderliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Dünyamızın hepimize, hepimizin potansiyeline ihtiyacı var, hem de hemen…”

Amerikalı ünlü gazeteci Thomas Friedman’ın Aralık ayında çıkan bir makalesinden çok önemli bir saptamayı da sizlerle paylaşmak istiyorum;

STANDART CEVAP, DAHA İYİ LİDERLERE İHTİYACIMIZ OLDUĞUDUR, GERÇEK CEVAP İSE DAHA İYİ YURTTAŞLARA İHTİYACIMIZ OLDUĞU.

İşte bizler de, tüm dünyanın şiddetle ve aciliyetle ihtiyaç duyduğu burada sözü edilen daha iyi yurttaşlardanız arkadaşlar. Biz AKUT içerisinde para, din, politika ve ırk konularını tartışmayı kapattığımız ve heryere ve herkese eşit yaklaşma ilkesini kabul ettiğimiz gün, böylesi bir geleceğin tohumlarını da atmıştık. 2010 yılında, bu kadar yalanın, dolanın, ihanetin ve aldatmacaların bir çok yeri sardığı ve her türlü ahlaksızlığın, onursuzluğun her yerde cirit attığı, bir çok köşe başını ele geçirdiği güzel ülkemizde, tüm bu gidişata bir dur diyecek olanlar bu daha iyi yurttaşlar olacaktır. Ülkemize bir gün bir sihirli değnek değmeyecek, akşam yatıp sabah kalktığımızda daha güzel bir ülkede gözlerimizi açmayacağız, bir kurtarıcı, bir Mustafa Kemal daha da gelmeyecek arkadaşlar. Türkiye’yi değiştirecek olan da, yanlışlarından döndürecek olan da, eksiklerini azaltacak olan da biz ve bizim gibi namuslu, yurtsever, özverili, aydın ve çalışkan yurttaşlar olacak. Başka türlü bir çözümü hiç boşuna beklememeliyiz. Artık bilgi çağından bilinç çağına geçiyoruz arkadaşlar. Bu yeni çağda, ülkemizde bu değişimin de öncülerinden olacağımızı unutmayın. 2010 işte bu yüzden en çok bizim ve bizim gibilerin yılı olacak ve bu da, bu geleceği biz kendimiz kendimize vadettiğimiz için olacak…

Sevgili arkadaşlarım, hepinizi çok seviyorum ve 2010 yılının her birinize, ailelerinize ve sevdiklerinize güzellikler getirmesini diliyorum.

Sevgilerimle,
Nasuh