Cumhuriyet Güçbirliği İzmir Mitingi Konuşma 12 Haziran 2011
Değerli İzmirliler, güzel İzmir’in bu güzel Pazar gününde keyifli ve coşkulu bir gün geçirdiğinizi umuyorum.
Bugün öncelikle şunu söylemek istiyorum; Cumhuriyetin kazanımlarının korunması, yaşatılması ve geliştirilerek çoğaltılması gereğine olan sarsılmaz inancım nedeniyle bugün buradayım. Bu inancın yılmaz savunuculuğunu yapan Cumhuriyet Güçbirliği adaylarına, düşünen bir insan olarak destek vermek için buradayım.
Cumhuriyet Güçbirliği benim de bu seçimlerde bağımsız olarak aday gösterilmemi istemişti. Ancak bir sivil toplum gönüllüsü olarak kendi alanımda yapacağım daha pek çok şey olduğu düşüncesiyle bu onur duyulacak teklifi kabul edememiş ama Cumhuriyet Güçbirliği adaylarını da destekleyeceğimi söylemiştim.
Ülkemizin geleceğiyle ilgili söyleyecek sözü olan bu değerli insanların yerinin, meclis çatısı olduğuna inanıyorum ve mücadelelerini, olmaları gereken doğru yerde, TBMM’nde verebilmelerine ben de katkıda bulunmak istiyorum.
Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının meclise girmelerini ve ödünsüz Atatürkçü değerlerle meclis çatısı altında bizim yerimize ve bizim için hizmet etmelerini tüm kalbimle istiyorum. Çünkü bu insanların bazılarını tanıyorum, hayat içindeki akıla, bilime ve sağduyuya dayalı üretkenliklerini ve ülkeye hizmetlerini biliyor ve çok takdir ediyorum.
Bugün buraya gelme ve bu konuşmayı yapma sebebim, açıkçası biraz da bir yurttaş olarak, ülkeye değerli hizmetlerini bildiğim bu insanlara karşı hissettiğim bu duygudur.
Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının vatanseverliklerini ve bu uğurdaki mücadelelerini, çabalarını biliyorum. Başta Doğu Perinçek olmak üzere, Türk Milleti’ni en derinden yaralayan o alçakça saldırıya, Ermeni Soykırımı yalanlarına karşı bütün dünyada nasıl inançlı ve inatçı bir mücadele verdiklerini gördüm. Kıbrıs için verdikleri mücadeleye tanık oldum. Atatürkçü değerlere özünden bağlı bu mücadeleci insanların, Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının TBMM’ne girmelerinin Türkiye’nin hayrına olacağına inanıyorum.
Cumhuriyet Güç Birliği adaylarının, Cumhuriyetin temel değerlerinin korunması, yeni anayasa ve özellikle siyasi dokunulmazlıklar konusundaki mücadele için mutlaka Meclis’te yer almaları gerektiğine inanıyorum.
Bir sivil toplum gönüllüsü ve ülkesini çok seven bir yurttaş olarak, hayatımda dokunulmazlık diye bir kavram istemiyorum. Kimse dokunulmaz olamamalı. Hele ülkeyi yönetecek yasaları çıkaran insanların, ülkeyi yönetenlerin, hayatın neredeyse her alanındaki kabahatlerinden dokunulmaz olmalarını anlayamıyorum. Siyasetin adil, şeffaf ve hesap verilebilir şekilde yapılmasını ve gerçek bir demokrasiye ulaşabilmemiz için de ülkede kuvvetler ayrılığının kesin olarak sağlandığını görmek istiyorum. Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının bu konuların yılmaz savunucuları olacağına inanıyorum ve bu nedenle onları destekliyorum..
Türkiye olağanüstü günler geçiriyor. Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının büyük mücadeleler ve olağanüstü fedakarlıklar sonucunda, Anadolu insanıyla birlikte kurduğu Cumhuriyetin birleştirdiği her şeyin ayrıştırılmaya çalışıldığı elim bir süreç yaşıyoruz. Atatürk’ün; “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” tanımıyla bir ulus yaptığı Türk Milleti’nin özgün zenginliklerinin, kendisine karşı kullanıldığına acı içinde şahitlik ediyoruz.
Tüm söylemlerden, yeni meclisin en önemli görevinin yeni anayasa yapmak olacağı anlaşılıyor. Anayasa, toplumları asgari müştereklerde bir araya getiren barış, huzur, refah ve güven içinde bir arada yaşatan en önemli belgedir. Seçimden sonra yeni mecliste, toplumun düşünen her kesiminin temsil edilmesi bu nedenle çok önemli olacak.
Meclis’e halkın iradesinin tam olarak yansımasını engelleyen, anti demokratik % seçim 10 barajı nedeniyle Cumhuriyet Güçbirliği adaylarını destekliyorum. Çağdaş, uzlaşmacı, kalıcı ve Türkiye’yi geleceğe taşıyacak bir anayasanın yazılabilmesi için Cumhuriyet Güçbirliği adaylarına ihtiyacımız var bu mecliste. Hele birileri daha şimdiden Anayasa’daki değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri sorgulamaya başlıyorsa, Cumhuriyet Güçbirliği adaylarına Meclis’te ne kadar ihtiyacımız olduğu ortaya çıkıyor.
Siyaset bir uzlaşı sanatıdır, farklılıkları yönetebilme ve toplumu oluşturan tüm bireyleri, tüm katmanları barış, güven, huzur ve refah içerisinde, vatan toprağında bir arada tutabilme ve yaşam kalitelerini geliştirme becerisidir. Ancak ne yazık ki ülkemizde siyaset artık böyle yapılmıyor.
Siyaseti ötekileştirme ve karşıtlık yaratarak yönetme yolunu seçen siyasi partilerin karşısında, ülke gerçeklerinin farkındalığıyla, birleştirici ve bütünleştirici aydın duruşlarıyla, cumhuriyeti ve kazanımlarını ödünsüz savunan Cumhuriyet Güçbirliği adaylarına, bu yaşamsal mücadelenin gereğine olan inancım nedeniyle bugün destek veriyorum. Cumhuriyete ve cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan herkesle aynı tarafta olduğumun bilinmesini isterim.
Biz çok zor şartlar altında ve çok ağır bedeller ödeyerek cumhuriyete, vatanımıza, Türkiye’mize kavuşmuş bir milletiz. Burası hepimizin vatanı, Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin ortak vatanı. Tüm önyargılarımızı, köktencilikleri, aşırı uçları geride bırakmak, arınmak, kendimize gelmek ve yine bir olmak zorundayız.
Bilimin, aklın, vicdanımızın, kalbimizin yol göstericiliğine bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, özgür düşünen insanlara, özgür düşüncenin yol göstericiliğine de, bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Cumhuriyet Güçbirliği adaylarına bu yüzden destek veriyorum ve yerlerinin TBMM olması gerektiğine inanıyorum.
Son olarak, 12 Haziran için Cumhuriyet Güçbirliği adaylarına bol şans diliyorum ve 2011 genel seçimlerinin ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Sevgilerimle…
Ali Nasuh Mahruki