Doğal Afetler ve Olağanüstü Hallerle İlgili Konulara Göre Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ve Uzun Vadeli Strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Belgesinin (2001-2005) İncelenmesi
1.BÖLÜM: TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI VE OLAĞANÜSTÜ HALLER
Anayasamızda, Doğal Afet (Tabii Afet) anlamına gelecek şekilde ve Doğal Afetlerle, mücadele, müdahale, önlem, zarar azaltma, yardım, kurtarma, vb. anlamlarını içeren kullanımıyla Olağanüstü Haller ile ilgili hükümler 4 yerde vurgulanmıştır.
Anayasamızda, bunların dışında da Olağanüstü Haller’i de kapsayan hükümler mevcuttur, ancak bu incelemenin başlığı itibarı ile konusu dışında olduğu için dahil edilmemiştir.
Aşağıda bu maddeleri Anayasamızda kullanıldığı şekliyle görebiliriz.
1- “Temel Hak ve Ödevler”in açıklandığı İkinci Kısım’da, “Genel Hükümler”in belirtildiği Birinci Bölüm’ün IV. Bendinde; “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması” alt başlığında Madde 15 olarak yer alan madde.
IV. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması
Madde 15.- Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler ile, ölüm cezalarının infazı dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
2- “Cumhuriyetin Temel Organları”nın açıklandığı Üçüncü Kısım’da, “Yasama” konularının belirtildiği Birinci Bölüm’ün, “Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri”nin belirtildiği II numaralı alt bölümün, “Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme” başlıklı E bendinde yer alan Madde 91.
E. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme
Madde 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten kalkar. değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu değişikliklerin Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer.
3- “Cumhuriyetin Temel Organları”nın açıklandığı Üçüncü Kısım’da, “Yürütme” konularının belirtildiği “İkinci Bölüm”ün “I” bendinde yer alan, “Milli Savunma” başlıklı bölümün III. bendinde, “Olağanüstü Yönetim Usülleri” alt başlığının altında, “A. Olağanüstü” haller alt başlığının 1. bölümü olan; “Tabii afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ilanı” bendinde yer alan Madde 119.
1.Tabii afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ilanı
Madde 119.- Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
4- “Cumhuriyetin Temel Organları”nın açıklandığı Üçüncü Kısım’da, “Yürütme” konularının belirtildiği “İkinci Bölüm”ün “I” bendinde yer alan, “Milli Savunma” başlıklı bölümün III. bendinde, “Olağanüstü Yönetim Usülleri” alt başlığının altında, “A. Olağanüstü” haller alt başlığının 3. bölümü olan; “Olağanüstü hallerle ilgili düzenleme” bendinde yer alan Madde 121.
3. Olağanüstü hallerle ilgili düzenleme
Madde 121.- Anayasanın 119 ve 120 nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilanına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmi Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağrılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.
119 uncu madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, Anayasanın 15 inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenir.
Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisçe onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir.
2. BÖLÜM: SEKİZİNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI VE OLAĞANÜSTÜ HALLER
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, Doğal Afet (Tabii Afet) kavramı ve bu kavramın içine girebilecek konular, 17 Ağustos 1999 deprem felaketi sonrasında kaleme alınması sebebiyle pek çok yerde vurgulanmış, adres edilmiş, sonuçlarından söz edilmiş ve öz olarak beraberinde diğer pek çok sosyal olayı da etkilediği için, ilgili konularda planlamalar ve önlemlere konu edilmiştir. Bunların listesini aşağıda madde numaraları ile birlikte görebilirsiniz.
25. 1996-1997 döneminde sanayi ve hizmetler sektörü katma değeri, sırasıyla yıllık ortalama yüzde 8,7 ve yüzde 8,1 oranında artmıştır. 1998 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ise Uzak Doğu Asya krizinin yansımaları ve uygulanan sıkı maliye ve gelirler politikasının etkisiyle iç ve dış talepte bir yavaşlama başlamıştır. 1998 yılının Ağustos ayında Rusya’nın krize girmesi ile birlikte dış talepteki daralma daha da derinleşmiş, bölgeye yönelik beklentilerin de değişmesi sonucunda Türkiye’den de hızlı bir sermaye çıkışı olmuş ve reel faizler hızla yükselmiştir. Ayrıca, 1998 yılı Temmuz ayında alınan erken seçim kararı ile birlikte ortaya çıkan belirsizlik ortamı, özel kesimin tüketim ve yatırım kararlarını olumsuz yönde etkilemiş ve üretim 1998 yılının son çeyreğinden itibaren daralma eğilimine girmiştir. Bu eğilim 1999 yılının ilk çeyreğinde daha da derinleşmiştir. 1999 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ekonomik aktivitede göreli toparlanma işaretleri gözlenmiş, sanayi üretiminde sınırlı da olsa bir artış kaydedilmiştir. Ancak, yaşanan deprem felaketleri üretimde gözlenen canlanmanın durmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler çerçevesinde, sanayi ve hizmetler sektörü katma değeri 1998 yılında sınırlı bir artış göstermiş, 1999 yılında ise yüzde 5 oranında azalmıştır.
30. 1998 yılı başında uygulamaya konulan sıkı maliye ve gelirler politikalarının da etkisiyle yılın ikinci çeyreğinden itibaren yurtiçi talepte bir yavaşlama eğilimi başlamıştır. Buna ilave olarak, Rusya krizinin ardından önemli ölçüde yükselen reel faizler ve belirsizlik ortamı yurtiçi talebin 1998 yılının son çeyreğinden itibaren daralma eğilimine girmesine yol açmıştır. Bu eğilim yaşanan deprem felaketlerinin de etkisiyle daha da derinleşmiş ve 1999 yılında yurtiçi talepte yüzde 3,2 oranında bir daralma yaşanmıştır. 1998-1999 dönemindeki daralmadan en fazla özel kesim sabit sermaye yatırımları etkilenmiştir. Özel kesim sabit sermaye yatırımları 1998 yılında yüzde 5, 1999 yılında ise yüzde 21,3 oranında gerilemiştir.
153. 1999 yılında yaşanan ve çok büyük can ve mal kaybına yol açan Marmara ve Düzce depremleri sonucunda, 18.373 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 48.901 vatandaşımız yaralanmıştır. 93.010 konut, 15.165 işyeri yıkık veya ağır hasarlıdır. 104.440 konut, 16.120 işyeri orta derecede, 113.283 konut, 14.656 işyeri ise hafif derecede hasar görmüştür.
249. Kamu yatırım tahsislerinin belirlenmesinde, Yatırım Programında yer alıp dış finansmanı sağlanmış, uygulamasında önemli aşama kaydedilmiş, diğer projelerle bağlantılı ve/veya eş zamanlı olarak yürütülmesi önem taşıyan ve Plan dönemi içinde tamamlanarak ekonomiye kazandırılabilecek projelere belirlenen sektörel öncelikler çerçevesinde ağırlık verilecektir. Ayrıca 1999 ve 2000 yıllarında deprem hasarlarının telafisi amacıyla başlatılmış bulunan projelerden tamamlanamayanların Plan döneminin ilk iki yılında öncelikle tamamlanmasına çalışılacaktır.
287. 1997 yılının ikinci yarısında Güneydoğu Asya ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz ve bir yıl sonra ortaya çıkan Rusya krizi, ülkemizde dış kaynak yetersizliğine ve kamu borçlanmasında iç piyasalara daha fazla yönelinmesine neden olmuştur. Artan iç borç stoku nedeniyle, iç borç faiz ödemeleri bütçenin en büyük kalemlerinden biri haline gelmiş, kamu gelir ve faiz dışı harcamalarından oluşan bütçe birincil dengesinin, kamu maliyesi performansı açısından gösterge niteliği en aza inmiştir. 1998 yılında, kamu kesiminde sürdürülebilir bir dengenin sağlanması amacıyla uygulamaya konan istikrar programı ve dış talep yetersizliğine bağlı olarak yavaşlayan ekonomi, Marmara ve Bolu-Düzce depremlerinin de olumsuz etkisiyle 1999 yılında yüzde 6,4 oranında küçülmüştür.
315. Bu bağlamda, kamu vergi gelirlerinin GSMH’ya oranı, depremlere bağlı olarak uygulamaya konulan ek vergi ve vergi benzeri uygulamaların sona ermesiyle Plan dönemi sonunda 2000 yılına göre 0,5 puanlık bir düşüş kaydedecektir. Özelleştirme programına bağlı olarak faktör gelirleri gerileyecek, sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transfer harcamalarının GSMH’ya oranı ise 2000 yılındaki yüzde 2,5’lik düzeyinden Plan dönemi sonunda yüzde 1,7 seviyesine düşecektir. Plan döneminin ilk iki yılı sonunda yüzde 1,7 olarak gerçekleşmesi beklenen özelleştirme gelirlerinin GSMH içindeki payının tedricen azalarak Plan dönemi sonunda yüzde 0,1 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
345. 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara Depreminden sonra yeniden imar faaliyetlerine destek vermek amacıyla, Türkiye’ye AYB’den 600 milyon EURO tutarında finansman taahhüt edilmiş ve bunun 450 milyon EURO tutarındaki kısmı için kredi anlaşması imzalanmıştır.
476. 1999’da yaşanan Marmara ve Bolu-Düzce depremleri, yanlış arazi kullanımı, çarpık yapılaşma gibi nedenlerin de etkisiyle, büyük zararlar meydana getirmiş, bölgesel gelişme politikalarının etkin bir şekilde uygulanması gerektiğini ortaya koymuştur.
532. 1999 yılında meydana gelen Marmara ve Bolu-Düzce depremleri, ülkemizin gerek nüfus gerekse ekonomik aktivite bakımından en yoğun bölgesini etkilemiş, özellikle Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da ağır can ve mal kaybına yol açmıştır.
545. Marmara Bölge Planı ile, depremin yarattığı olumsuzlukların giderilmesi, kentsel alanlara yönelik göçün istikrarlı bir yapıya kavuşturulması, tarım, sanayi, ticaret, konut, turizm, vb. konulara ilişkin yerleşim alanlarının afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir arazi kullanım planına göre yönlendirilmesi, çevre ve mekan kalitelerinin korunarak kentsel büyümenin denetim altına alınabilmesi ve sosyoekonomik orta vadeli gelişme deseninin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
591. 1997 yılında Güneydoğu Asya ülkelerinde ve 1998 yılında Rusya’da ortaya çıkan ve küresel nitelik kazanan krizleri takiben, 1999 yılında ülkemizde meydana gelen iki büyük deprem felaketi hem ekonomik sektörler üzerinde hem de sosyal yaşamda derin etkiler yaratmıştır.
598. Küresel kriz ve 1999 yılında yaşanan deprem felaketleri ekonomiyi olumsuz etkilemiş ve işsizliğin artmasına neden olmuştur. Çoğunluğu kayıt dışı sektörde kısmi zamanlı ve düşük ücretle çalışan eksik istihdamda bulunan kişiler işsizlik riski ile karşı karşıya kalmışlardır.
616. İmalat sanayiinde AB ile gümrük birliği sağlanması sonucunda dış rekabete açılmada önemli mesafe alınmıştır. Ancak, son yıllarda yaşanan küresel krizler ve deprem felaketi sanayiyi hem talep hem arz yönüyle etkilemiş, üretimde gerileme, ihracatta durgunluk yaşanmıştır. Sanayide, başta fiziki altyapıdaki ilerlemeler, ülkemizin AB’ye aday ülke konumu ile genç ve dinamik işgücü potansiyeli gibi avantajlar dikkate alınarak; önümüzdeki dönemde bilgi ve teknoloji yoğun nitelik taşıyan sektörlerin gelişmesi, geleneksel sektörlerin rekabet gücünün artırılması, KOBİ’lerin geliştirilmesi ve girişimciliğin yaygınlaştırılması önem arzetmektedir.
630. Turizm sektöründe VII. Plan döneminde konaklama yatırımları yavaşlatılmış, altyapı, pazarlama ve yenileme yatırımları özendirilerek turizm hizmetlerinin niteliğinin korunması ve iyileştirilmesine öncelik verilmiştir. Ülkemize gelen turist sayısı 1995 yılında 7,7 milyon kişiden 1998 yılında 9,7 milyon kişiye, turizmden elde edilen gelir ise cari fiyatlarla 4,9 milyar dolardan 7,2 milyar dolara yükselmiştir. 1999 yılında deprem felaketi ve konjonktürel nedenlerle ülkemize 7,5 milyon turist gelmiş ve turizm gelirleri 5,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
919. Yoksul kesimlere gıda güvencesi sağlayacak bir sistem geliştirilecektir. Ekonomik kriz ve doğal afet zamanlarında kitlelerin yoksulluğa düşmesini ve yoksul kesimlerin daha da yoksullaşmasını önleyici bir sistem oluşturulacaktır.
957. Sendikaların mesleki eğitim tesisi yaptırmalarına ve doğal afet bölgelerinde, üyelik şartı aranmaksızın konut, sağlık ve eğitim tesisi yapmalarına imkan tanınmıştır.
1011. 1999 yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan sağlık, eğitim ve muhtelif yardımlar adı altında ve deprem nedeniyle muhtaç durumdaki yaklaşık 1,4 milyon kişiye sosyal yardım yapılmıştır.
1015. 1999 yılında Marmara, Bolu ve Düzce depremleri, sosyal hizmet ve sosyal yardım kurumlarına ve bunların hizmetlerine olan ihtiyacın önemini ortaya koymuştur. Mevcut sosyal yardım ve hizmet kurumlarının kapasiteleri bu felaketler karşısında yetersiz kalmıştır.
1115. 1994 yılında ülkemizde yaşanan ekonomik krizin ardından imalat sanayii üretiminde gözlenen hızlı artış eğilimi 1998 yılının ikinci çeyreğine kadar devam etmiştir. 1997 yılında Güneydoğu Asya ülkelerinde ve 1998 yılında Rusya’da ortaya çıkan krizler sonucu imalat sanayii üretim artış hızı yavaşlamıştır. 1999 yılında, küresel krizin etkilerinin ve finansman sorunlarının devam etmesinin yanında sanayi kuruluşlarının büyük bölümünün bulunduğu Marmara bölgesindeki depremin neden olduğu hasar imalat sanayiini olumsuz etkilemiştir. Depremin imalat sanayii işyerlerinde bina, makina-teçhizat, mamul ve yarı mamul stok kaybı, işgücü eksilmesi gibi etkileri ortaya çıkarken, üretime ara verilen tesislerden kaynaklanan üretim kaybı ve ihracat azalması şeklinde etkileri de olmuştur. 2000 yılında ise Marmara depreminin ekonomik etkilerinin giderilmeye başlanması ve genelde sağlanan istikrar ortamı nedeniyle üretimin tekrar artış eğilimine girdiği gözlenmektedir.
1117. 1995 yılında, imalat sanayii ihracatı, Uluslararası Standart Sanayi Sınıflandırması (ISIC) 2. Revizyonuna göre, cari fiyatlarla 20,3 milyar dolar olmuştur. 1996 yılında, yüzde 7,7 artan ve 21,9 milyar dolar olan imalat sanayii ihracatı, Asya’da yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen 1997 yılında da yüzde 13,4 artarak 24,8 milyar dolara ulaşmıştır. Ancak, 1998 yılında ortaya çıkan Rusya krizi ihracatın artış hızında yavaşlamaya yol açmış ve imalat sanayii ihracatı sadece yüzde 2,4 artarak 25,4 milyar dolar olmuştur. Krizin etkilerinin devam ettiği ve dış fiyatların düştüğü 1999 yılında ise, imalat sanayii ihracatı depremin de etkisiyle yüzde 0,8 azalarak 25,2 milyar dolara gerilemiştir.
1374. Ormansızlaşma, çölleşme, toprak erozyonu, sel, heyelan ve çığ gibi doğal afetleri önlemek, küresel karbon dengesinin iyileştirilmesine katkıda bulunmak, odun hammaddesi ihtiyacını karşılamak ve köylünün sosyoekonomik durumunu iyileştirme amaçlarıyla ve biyolojik çöl ortamı yaratmayacak şekilde, Plan döneminde toplam 300 bin hektar ağaçlandırma, 175 bin hektar toprak muhafaza ve 30 bin hektar mera ıslahı çalışması yapılması beklenmektedir. Çalışmalarda hızlı büyüyen türlere özel ağırlık verilecek, orman bakım çalışmaları aksatılmayacaktır.
1563. Türkiye 1980’li yılların ikinci yarısından başlayarak, hızlı bir hamle ile dünyaca tanınan ve bilinen bir tatil ve gezi ülkesi durumuna gelmiştir. 1995-1998 yıllarını kapsayan dönemde Türk turizminin uluslararası turizm geliri içindeki payı yüzde 1,4’ten yüzde 1,6’ya; yabancı turist sayısı 7,7 milyon kişiden, 9,7 milyon kişiye yükselmiştir. 1995-1998 döneminde ülkemizde turist sayısının yüzde 26,2, turizm gelirlerinin ise yüzde 45 arttığı görülmektedir. Turist sayısı ve döviz gelirlerindeki bu artışla Türkiye, dünyada en çok turist kabul eden ülke sıralamasında 12’nci, gelirlerde ise 8’inci sıraya yükselmiştir. 1998 yılında ülkemize gelen turist sayısı 9,7 milyon kişi, turizm geliri ise 7,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 1999 yılında yaşanan deprem felaketi ve konjonktürel nedenlerle ülkemize 7,5 milyon turist gelmiş ve turizm gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 27,8 oranında bir azalma ile 5,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2000 yılında ülkemize gelen turist sayısının 9 milyon kişiye, turizm gelirinin ise 7,2 milyar dolara yükseleceği tahmin edilmektedir.
1633. Kaçak yapı stokunun yaklaşık 2 milyon civarında olduğu tahmin edilen üç büyük kente ilave olarak tüm ülkedeki bu tür yapılaşma kentlerin yapı ve çevre kalitesini bozmakta, denetimsiz yapı stoku özellikle sel, deprem, yangın gibi felaketler karşısında alınması gereken önlemleri zorlaştırmaktadır.
1634. 1999 yılında yaşanan Marmara ve Bolu-Düzce depremleri çok büyük can ve mal kaybına yol açmıştır. Her iki deprem sonucunda, 18.373 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 48.901 vatandaşımız yaralanmıştır. 93.010 konut, 15.165 işyeri yıkık veya ağır hasarlıdır. 104.440 konut, 16.120 işyeri orta derecede, 113.283 konut, 14.656 işyeri ise hafif derecede hasar görmüştür.
1636. Marmara ve Bolu-Düzce depremlerinden sonra gündeme gelen dış kredi imkanları ile birlikte, konut ve altyapı yapım çalışmaları başlatılmıştır. Hak sahipliği çalışmaları sonucunda 42.761 kalıcı konutun yapılması gerekmekle birlikte, rakamlar henüz kesinleşmemiştir. Ayrıca, evini yapana yardım programı ile 5.867 kişiye 2 milyar lira, 9.729 kişiye ise hak sahipliği karşılığı 6 milyar lira yardım yapılması programlanmaktadır. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı projeleri ve özel sektör hibeleri ile birlikte toplam 41.813 prefabrike konutun yapımı programlanmış, bunların 2000 Mayıs ayı itibarıyla 39.693’ü tamamlanmış, 38.431’i afetzedelere teslim edilmiştir. 2.120 prefabrike konutun yapımı devam etmektedir.
1665. Belediyeler, doğal afetlerde altyapı şebekelerinde meydana gelecek hasarlara karşı kısa sürede içme suyu temini ve atıkların bertarafı için eylem planları geliştirecektir.
1677. Doğal afet riski taşıyan yerleşim yerlerine yapılacak altyapı yatırımlarının projelendirilmesinde ve inşasında deprem yönetmeliğine uyulması için gerekli mevzuat değişiklikleri yapılacaktır.
1724. 1999 yılında meydana gelen depremlerin ortaya çıkardığı acil ihtiyacı karşılamak üzere Dünya Bankası kredisi kullanılarak yapılacak deprem konutlarının 2000 yılının ikinci yarısından itibaren inşaat sektörüne önemli bir canlılık getirmesi beklenmektedir.
1728. 1999 yılında ülkemizde meydana gelen deprem felaketinin acı sonuçları yer seçimi ve yapıda denetimin önemini bir defa daha göstermiştir
1729. Yer seçimi doğal afetlerde güvenli ve ekonomik yapının ilk ve çok önemli adımını oluşturmaktadır. Ancak, deprem başta olmak üzere karşılaşılan doğal afetler sonunda ortaya çıkan olumsuz sonuçlar bu konudaki yasaların etkin bir şekilde uygulanamadığını göstermektedir.
1730. 1999 yılında yapılan çalışmalar sonucu depremin ortaya çıkardığı ihtiyaçları da kapsayacak biçimde hazırlanan yapı denetimi ile ilgili 595 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 10 Nisan 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu KHK mühendislik-mimarlık ve teknik müşavirlik hizmetlerinin yetkin bir yapı içinde sunulması için gerekli düzenlemeleri öngörmektedir. Ayrıca, 27 Aralık 1999 tarihinde yayımlanan 587 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile deprem afeti sonucu bina malikleri veya intifa hakkı sahiplerinin binaların kullanılamaz duruma gelmesi veya hasar görmesi nedeniyle uğrayacakları maddi zararların karşılanması amacıyla zorunlu deprem sigortası yaptırmalarına ilişkin usul ve esasları belirlenmiştir. Devlet İhale Yasası üzerinde çalışmalar ise sürdürülmekte olup, çalışmaların 2000 yılı içinde sonuçlandırılması beklenmektedir.
1736. Uygulama eksikliğinden dolayı yeterli denetimin olmayışı yapıların deprem güvenliğini azaltmaktadır. Uygulamaya giren Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ilgili yönetmelikleri hazırlanarak ve ilişkili yasalarda gerekli düzenlemeler yapılarak tam olarak uygulanması sağlanacaktır.
1750. Ulusal sayısal coğrafi bilgi ve harita üretim-değişim standartları hazırlanacak, sayısal harita üretimleri ve coğrafi bilgi sistemlerinin devamlılığının sağlanması maksadıyla bilgisayar yazılım, donanım ve ağları gelişen teknolojilere uygun hale getirilecektir. Deprem yaratabilecek özelliklerdeki diri faylar karada ve denizde ayrıntılı olarak haritalanacaktır.
1758. Ülke temel jeodezik ağlarının iyileştirilmesi ve yaşatılması amacıyla üç veya beş yıllık sürelerle revizyon ölçümleri gerçekleştirilerek jeodezik veri tabanı kurulması, deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde, gerilim parametrelerinin belirlenmesi ve tektonik mekanizmanın daha belirgin olarak ortaya çıkarılması maksadıyla Uzaktan Algılama (UA) çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve bu bölgelerde, mevcut haritaların üretilmesi aşamasında yararlanılan yatay kontrol (nirengi) ağı noktalarında uzaktan algılama çalışmaları kapsamında yinelemeli ölçü ve hesaplamaların yapılmasına çalışılacaktır.
1980. Adana-Ceyhan Depremi, Batı Karadeniz Sel Felaketi, Marmara ve Bolu-Düzce depremleri sonucunda yaşanan kentleşme ve yapılaşma sorunları, doğal afetlere yönelik planlama sürecinin bir sistem bütünü içinde tasarlanmasına ve ilgili mevzuatın yeniden düzenlenmesine olan ihtiyacı artırmıştır.
1981. 1939 Erzincan depreminden sonraki elli yıl içinde gerçekleşen depremler, 1967 Adapazarı ve 1970 Gediz depremleri dışında, büyük ölçüde kırsal alanları etkilemiştir. Bu dönemde deprem ve diğer afet sorunlarına gereken önem verilmemiş, deprem zararlarını azaltmaya yönelik çalışmalar gerektiği gibi gerçekleştirilememiş ve çalışmalar afet sonrası meydana gelen zararların giderilmesi ile sınırlı kalmıştır. Ancak, son on yıl içinde gerçekleşen 1992 Erzincan, 1995 Dinar, 1998 Ceyhan ve özellikle 1999 Marmara ve Bolu-Düzce depremleri, doğrudan doğruya kentlere ve sanayi bölgelerine zarar veren ve ülke ekonomisini önemli ölçüde olumsuz etkileyen depremler olmuştur. Son on yılda meydana gelen kent depremleri, sel felaketi ve afetler değerlendirildiğinde, gerek depremlerde, gerek sel ve heyelan gibi afetlerde yapıların, gelişmiş ülkelerde görülenin çok üzerinde büyük hasara uğradığı ve bu hasarın önemli can ve mal kaybına sebep olduğu gözlenmektedir. Bu aşırı hasarın başlıca nedenleri arasında mühendislik ve inşaat kusurları, denetim yetersizliği ve bilinç eksikliği sayılabilir.
1982. Özellikle imar planlaması, yer seçimi ve zemin mühendisliği konuları ile üst yapı tasarımı ve yapımında projeli yapılarda dahi önemli yanlışlıklar yapılmakta, mühendislerin projelerde afet olasılığını gözardı etmelerine yaygın olarak rastlanmaktadır.
1983. Zaman zaman çıkarılan imar affı yasaları, çarpık yapılaşmaya ve afete dayanıklı olmayan yerleşimlere yol açmaktadır.
1984. Marmara Depremi sonucunda 7269 sayılı Afetler Kanununda bazı düzenlemeler yapılmış olmakla birlikte, afet öncesi, afet anı ve afet sonrası yapılması gerekenlere ilişkin planlama-uygulama-denetim bütünlüğünü sağlayacak, kamu sorumluluğunu bozulan teknik ve sosyal altyapı ile sınırlandıracak ilave yasal düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır.
1985. Mevzuatta yapı denetim mekanizmaları bulunmasına rağmen bu mekanizmalar gerektiği gibi işletilmemektedir. İnceleme ve onay işlemlerini gerçekleştiren yetkililerin teknik niteliklerinin yetersizliğinin yanı sıra, yaptıkları işin ve aldıkları sorumluluğun bilincinde olmamaları, önemli bir sorun olmaktadır. Yirmi beş yıldır yürürlükte olan bir afet yönetmeliği bulunmasına rağmen, bu yönetmelik denetim sisteminin yetersizliği ve uygulayıcıların bilinçsizliği nedeniyle tam olarak uygulanamamaktadır.
1986. Yerleşimlerin ve yapıların afete karşı güvenli olması gerektiği konusunda kamuoyunda etkili bir talebin ortaya konulamaması, yapımcıların genellikle kurallara uymamasına ve doğal afetlerin zararlarının büyümesine yol açmaktadır.
1987. Doğal olayların afet haline gelmemesi ve afet zararlarının azaltılması amacıyla, afetlere karşı hazırlıklı olunmasını; afet sırasında hızlı ve etkili kurtarma, ilk yardım, geçici barındırma çalışmaları ile afet sonrasında doğru ve sağlıklı yeniden yapılanma çalışmaları yapılmasını, tüm bu çalışmalarda kaynakların iyi yönlendirilmesi ve rasyonel biçimde kullanılmasını sağlayacak etkili ve sağlıklı işleyen geniş kapsamlı bir afet yönetim sistemi oluşturulamamış bunun yerine, afet sonrasında yara sarmak yaklaşımı benimsenmiştir. Bu durumun doğal sonucu olarak, afetlerde can ve mal kaybının yanı sıra, ekonomik, toplumsal ve psikolojik zararların azaltılması sağlanamamaktadır.
1988. Yurttaşlar afete hazırlıklı olma doğrultusunda, görevlerini, olanaklarını ve haklarını gerektiği gibi bilmemekte, tüm sorunların çözümlenmesini devletten beklemektedirler. Yapılarının afetlere karşı güvenli olabileceğini, bunu yapımcıdan istemeğe hakları olduğunu, kusurlu yapılar için sorumlulardan hesap sorabileceklerini bilmemekte ya da bunları fazla önemsememektedirler. Benzer biçimde, yapılarının güvenliği konusunu araştırmanın, gerekli önlemleri almanın, gerekiyorsa yapılarını afetlere karşı sigorta ettirmenin kendi ödevleri olduğunu bilmemekte, afet sonucu tüm zararlarının devlet tarafından karşılanmasını beklemektedirler. Ayrıca afet sırasında nasıl davranılması, neler yapılması gerektiği konusunda da yeterli eğitim verilmemekte, yapılan çeşitli yanlışlıklar, can ve mal kaybının büyümesine yol açmaktadır.
1989. Afetler konusunda merkezi koordinasyonu etkin hale getirmek üzere Türkiye Acil Durum Yönetim Kurumu (TAYK) kurulmuştur.
b) Amaçlar, İlkeler ve Politikalar
1990. Alınacak etkili önlemlerle afet zararlarının en aza indirilmesine yönelik sosyal, hukuki, kurumsal ve teknik yapının oluşturulması esastır. Bu yapının oluşturulmasında koordinasyonun tek elden sağlanması temel ilkedir.
1991. Sürekli ve sistemli eğitim çabaları ile deprem ve diğer afetlere karşı önlem alınarak, bu afetlerin birlikte yaşanabilen olağan birer doğa olayı olarak algılanması sağlanacaktır. Halk eğitimi çalışmaları, toplumsal etik kurallarını da kapsayacak biçimde sürdürülecektir. .
1992. Mevcut ve yeni yapılacak olan tüm alt ve üst yapıların yeterli afet güvenliğine kavuşturulması için gerekli çalışmalar tamamlanacaktır.
1993. Afet sonrasında kullanılan ve verimli sonuçlar vermeyen büyük miktardaki kaynakların küçük bir bölümü afet öncesinde bilinçli ve planlı bir biçimde kullanılarak afet zararlarının azaltılması için gerekli tedbirler alınacaktır.
1994. Afetlere dayanıklı yapı tasarımı uzmanlık gerektirdiğinden mühendislik lisans programlarında deprem ve diğer afetlerle ilgili konulara daha fazla ağırlık verilmesi sağlanacaktır. Ayrıca, mühendisin sorumluluk duygusunu geliştiren ve meslek etiği kavramlarını yerleştiren programlara yer verilecektir. Teknik açıdan yeterli bulunan üniversitelerde Deprem Mühendisliği yüksek lisans programları oluşturulacak, mevcutlar geliştirilecektir. Mühendislerin uygulamadaki eksikliklerini azaltmaya yönelik çalışmalar başlatılacaktır.
1995. Yapı stoğunun büyük bir bölümü yeterli deprem güvenliği taşımadığından, deprem tehlikesinin yüksek olduğu yerlerden başlayan bir öncelik sırası içinde, bu yapıların deprem dayanımı bakımından sistematik bir biçimde değerlendirilmeleri ve güçlendirilmeleri sağlanacaktır.
1996. Mevcut yapıların deprem güvenliği bakımından değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için yetkin mühendislerin görev yapacağı Yapı Değerlendirme Merkezleri oluşturulması desteklenecektir.
1997. Alan kullanımı ve imar planlarının ilke ve yöntemlerinin afete duyarlı niteliğe kavuşturulması amacıyla, ilgili mevzuat gözden geçirilecek ve bunların ödünsüz uygulanması için etkin mekanizmalar geliştirilecektir. Kurallara aykırı uygulama yapanların sorumlulukları ve bunlara uygulanacak yaptırımlar yeniden düzenlenecektir.
1998. Afet sırasında ve öncesinde; afet zararlarının azaltılması amacıyla hızlı, etkili ve kapsamlı bir kurtarma ve ilk yardım çalışmasını kapsayan, afet sonrasında afetin neden olduğu ekonomik, toplumsal ve psikolojik hasarların giderilmesine yönelik işlevlerin yerine getirilmesini sağlayan ve mevcut hukuki ve kurumsal yapı ile uyumlu, Ulusal Olağanüstü Hal Planı çalışmalarını da içeren bir afet yönetim sistemi oluşturulacaktır.
c) Hukuki ve Kurumsal Düzenlemeler
1999. Türkiye Acil Durum Yönetim Kurumuna işlerlik kazandırmak amacıyla mevzuatta gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
2000. Mühendislerin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen Mühendislik ve Mimarlık Yasası ile meslek odalarının görev ve yetkilerini belirleyen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yasası yeniden düzenlenerek Yetkin Mühendislik kavramı getirilecektir.
2001. İmar Yasası, sağlıklı bir yapı denetim sistemi getirecek ve kurallara aykırı uygulama yapanların sorumluluklarını ve bunlara uygulanacak yaptırımları da içerecek biçimde yeniden düzenlenecektir.
2002. Belediyeler Kanunu ile Büyük Şehir Belediyeleri Kanunu, sağlıklı bir yapı denetim sistemi getirecek ve yerel yönetimlerin doğal afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesi ve zararlarının azaltılması konusundaki görev yetki ve sorumluluklarını düzenleyecek biçimde yeniden ele alınacaktır.
2003. Afet Yönetmeliğinin depremle ilgili koşullarının bilinçli ve eksiksiz olarak uygulanması, bundan sonra yapılacak yapıların depreme dayanıklı olmasını sağlamak için yeterli görülmektedir. Diğer afetlerle ilgili mevzuat da yeterli bir düzeye getirilecek ve uygulanmaları sağlanacaktır.
2004. Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununun ilgili maddeleri, yapıda denetim, sorumluluk ve sigorta konuları bakımından gözden geçirilerek bu amaca yönelik yasal düzenlemeler yapılacaktır.
2005. Konutu hasar gören herkesi hak sahibi yaparak devleti doğal sigorta durumuna getiren Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun değiştirilerek bu uygulamanın kapsamı sigortalamanın mümkün olmadığı koşullar ile sınırlandırılacak ve kamunun sorumluluk alanı daraltılacaktır.
2006. Diğer ülkelerdeki kuruluşlar ve uluslararası kuruluşlarla da işbirliği yapabilecek bir ulusal afet bilgi sistemi oluşturulacaktır.
2007. Afet sırasında aksamadan hizmet verebilecek bir ulusal afet haberleşme sistemi oluşturulacaktır.
SONUÇ
Bütün bu maddeler ayrıca bir çalışma konusu yapılıp, içlerinden en önemli beş maddeyi seçmemiz gerektiğinde, kamu sağlığını son derece yakından ilgilendiren bu kadar hassas ve çok boyutlu bir konuda, diğer maddelerin önemini yadsımadan aşağıdaki maddelere özel bir vurgu yapmak doğru olur kanaatindeyim.
Anayasa ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’ndaki maddelerden konumuzla ilgili en önemli beş madde;
1- 545. Marmara Bölge Planı ile, depremin yarattığı olumsuzlukların giderilmesi, kentsel alanlara yönelik göçün istikrarlı bir yapıya kavuşturulması, tarım, sanayi, ticaret, konut, turizm, vb. konulara ilişkin yerleşim alanlarının afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir arazi kullanım planına göre yönlendirilmesi, çevre ve mekan kalitelerinin korunarak kentsel büyümenin denetim altına alınabilmesi ve sosyoekonomik orta vadeli gelişme deseninin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
2- 1736. Uygulama eksikliğinden dolayı yeterli denetimin olmayışı yapıların deprem güvenliğini azaltmaktadır. Uygulamaya giren Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ilgili yönetmelikleri hazırlanarak ve ilişkili yasalarda gerekli düzenlemeler yapılarak tam olarak uygulanması sağlanacaktır.
3- 1987. Doğal olayların afet haline gelmemesi ve afet zararlarının azaltılması amacıyla, afetlere karşı hazırlıklı olunmasını; afet sırasında hızlı ve etkili kurtarma, ilk yardım, geçici barındırma çalışmaları ile afet sonrasında doğru ve sağlıklı yeniden yapılanma çalışmaları yapılmasını, tüm bu çalışmalarda kaynakların iyi yönlendirilmesi ve rasyonel biçimde kullanılmasını sağlayacak etkili ve sağlıklı işleyen geniş kapsamlı bir afet yönetim sistemi oluşturulamamış bunun yerine, afet sonrasında yara sarmak yaklaşımı benimsenmiştir. Bu durumun doğal sonucu olarak, afetlerde can ve mal kaybının yanı sıra, ekonomik, toplumsal ve psikolojik zararların azaltılması sağlanamamaktadır.
4- 1993. Afet sonrasında kullanılan ve verimli sonuçlar vermeyen büyük miktardaki kaynakların küçük bir bölümü afet öncesinde bilinçli ve planlı bir biçimde kullanılarak afet zararlarının azaltılması için gerekli tedbirler alınacaktır.
5- 1995. Yapı stoğunun büyük bir bölümü yeterli deprem güvenliği taşımadığından, deprem tehlikesinin yüksek olduğu yerlerden başlayan bir öncelik sırası içinde, bu yapıların deprem dayanımı bakımından sistematik bir biçimde değerlendirilmeleri ve güçlendirilmeleri sağlanacaktır.
Not: Yukarıdaki beş maddenin tamamı Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’ndan alınmıştır.