Gezgin Olmak – Gezginler Kulübü

Gezmek, kişinin vizyonunu, hoşgörüsünü, üretkenliğini arttıran bir okul gibidir. Gezen kişi, kendisini, yaşamı, dünyayı, diğerlerinden çok daha detaylı kavrar. Bu sayede kendi çizgisini çok daha belirgin ve tutarlı çizer. Yaşamın içine karışmış küçük detayları ve bu detaylarda saklanan mutluluğu yakalar. Bu da gezgini daha mutlu, çevresine karşı sevgi dolu, kendisiyle ve herkesle barışık, kendine güvenli, daha başarılı ve üretken yapar.

Zanzibar’ın dar sokaklarında kaybolmak, Alaska’nın muhteşem doğasına aşık olmak, Himalayaların muazzam boyutlarına hayran olmak, Endonezya’da, Afrika’da, Avustralya’da bambaşka kültürlerden gelen ama dünyayı benzer efsaneler ve söylencelerle anan ve aynı sevecenlikle kavramış olan yerli halklarla iletişim kurmak, Patagonya’da Deniz Aslanlarını, Deniz Fillerini yakından görmek bir gezgin için unutulmaz tecrübelerdir. Bu duyguları yaşayan sıradan bir insan bile bir daha asla eskisi gibi olamaz. Çünkü artık çok renkli ve zengin bir dünyanın kapılarını aralamıştır. Bundan sonra, hep daha fazlasını görmek ve öğrenmek ister. Bu tecrübeler hem kişiliği geliştirir hem de kişinin dünya üzerindeki konumunu anlamasına yardımcı olur.

Gezen kişi, yaşadığı ilginç ve sıradışı tecrübeler sayesinde, önce kendi toplumuna sonra da bütün dünyaya karşı bir sorumluluk taşıdığını, taşıması gerektiğini hisseder. Bu duygu onu daha üretken ve çevresine daha faydalı bir birey yapar. Batı ülkelerinde aileler bize göre çok erken yaşlarda çocuklarını kendi başlarına dünyayı tanımaya gönderirler. 17 – 18 yaşındaki delikanlılar, kızlar okullarına bir yıl ara verip, dünyayı tanımaya çıkarlar. Bilmedikleri bir coğrafyada, kendi ayakları üzerinde durmayı deneyimlemek hem onları kendine güvenli ve güçlü bireyler yapar ki, döndüklerinde kendi toplumlarına çok daha faydalı bireyler olurlar, hem de olağanüstü güzellikler ve renklerle dolu bambaşka kültürleri tanımanın getirdiği sevgiyi, dostluğu, barışı yaşarlar.

Zorluklar muhakkak ki her yerde vardır. Ama bu sadece bilmeyen için ciddi bir tehdit unsuru olabilir. Oysa çevresini gözlemlemeyi ve kendine dikkat etmeyi öğrenen tecrübeli bir gezgin, bu zorlukların üstesinden rahatça gelir. Hem zorluklarla başa çıkmak da, en az herşeyin keyifli ve sakin gitmesi kadar yapıcıdır.

Gezginler birbirlerini dünyanın ilginç yörelerinde, uzak coğrafyalarda bulurlar. Tecrübeli bir gezgin, kendisi gibi tecrübeli bir gezgini, tarihi bir çayevinde oturmasından, eski bir çarşıda alışveriş ederken dükkancıyla kurduğu ilişkiden, sırt çantasını omuzunda taşıma şeklinden, hatta ayakkabılarının ya da sandallarının eskiyen yerlerinden bile tanır. Yine de gezginler birbirleriyle daha kolay iletişim kurabilmek ve bilgilerini daha hızlı paylaşabilmek için kulüpler kurmuşlar. Bu kulüplerin bir benzeri de 150den fazla ülke gezmiş olan Prof. Dr. Orhan Kural’ın öncülüğünde bir grup gezgin tarafından İstanbul’da kuruldu.

GEZGİNLER KULÜBÜ

Gezginler Kulübü derneği, yurt dışındaki benzer kulüplerle sürekli iletişim içinde olarak, hem Türkiye’ye gelen yabancı gezginleri ağırlamayı ve üyeleriyle tanıştırmayı, hem de Türk gezginlerine, gezi öncesinde ihtiyaç duyacakları bilgileri en doğru şekilde ulaştırmayı amaçlıyor. Bu sayede, hem daha çok Türk gezgini dünyayı tanımaya çıkıyor, hem de güzel ülkemizin tarihi, doğal ve kültürel değerleri yabancılara en doğru şekilde tanıtılıyor.

Bugün, aralarında benim de bulunduğum yaklaşık 90 üyesi bulunan Gezginler Kulübü, her ay düzenlediği toplantılarda, her biri gezgin olan değerli konuşmacılarla üyelerini biraraya getirerek saydam gösterileri, söyleşiler ve dinletiler yapıyor. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli geziler, gezginleri motive etmek amacıyla gezi öyküleri ve gezi fotoğrafları yarışmaları düzenliyor. 1998 sonlarından bu yana hizmet veren ve her geçen gün büyüyen kulüp, pek çok gezme tutkununa yol göstermiş ve önlerinde yepyeni ufuklar açmış.

Gezginler, gezgin olmak isteyenler, gezmek isteyenler, sorularınızın cevabını burada bulabilirsiniz.

Önyargı, taassup ve dar görüşlülüğün en iyi tedavisi seyahattir.

Mark Twain