İnsanın Doğadaki Geçici Evi – Doğa İçin Pedal Çevirmek

Şubat 1993, Kafkasya

… fırtına artık dayanılır gibi değil. Burnumun sağ yanı dondu. Rotanın iniş hattından dolayı sürekli aynı açıdan rüzgarı yiyorum suratıma. Bir elimle zaman zaman yüzümü korumaya çalışsam da, inişimi kontrol etmem daha önemli olduğu için, çoğu zaman yüzüm bıçak gibi vuran rüzgara karşı savunmasız kalıyor.

Aslında anorağımın ipleri donup sakallarıma yapışmasaydı ve yüzümü açıkta bırakmasaydı, bu fırtına bu kadar sorun olmayacaktı, sadece parmaklarım için endişelenecektim. Oysa şu anda yüzüm daha ciddi bir tehlike ile karşı karşıya. Dün gece hazırladığımız kar mağarasından hala 300 metre kadar yukarıdayız. Oraya bir an önce varmak zorundayız, yoksa ben burnumu burada bırakacağım…

Bütün iniş boyunca bu küçük, soğuk, rahatsız ama bu koşullardaki tek seçeneğimiz olan buzdan mağaracığı hayal ediyorum. Hep oraya ulaşmak, oraya varmak için, bir adım daha, bir adım daha diyerek ilerliyorum. Burnumun ciddi şekilde donmasına rağmen, düşünebildiğim tek şey, bu kar mağarasına inmem gerektiği. Diğer bütün düşünceler, ancak buraya sağ salim varabilirsem bir anlama sahip olabilecekler. Donan yüzüm ve parmaklarım bile, kar mağarasına varamazsam, donacak vücudumdan daha önemli olmayacak.

Sonunda bitkin bir halde, Nikolay’la (Totmianin) birlikte şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz, sevgili küçük kar mağaramıza varıyoruz. Sakallarım, ağzım, burnum buz içinde. Rüzgardan korunaklı, konforsuz ama bu koşullarda kesinlikle hayat kurtarıcı olan kar mağarasında, yüzümdeki buzları çözmeye çalışıyorum. O gün, son yılların en kötü sezonundan birinde, bütün kış yalnızca üç küçük grubun zirvesine ulaşmayı başaracağı ve bir dağcının hayatını kaybettiği Elbruz dağında, Türkiye’nin o dönemdeki en yüksek kış tırmanışını gerçekleştirdim.

ÇADIR, KAMP, KAR MAĞARASI, BİVAK…

Elbruz kış tırmanışında evimiz olan o kar mağarası, bir çadır yada herhangi bir barınak, bütün doğada yapılan aktivitelerde, en önemli unsurlardan biridir. Hava koşulları değiştiği taktirde, veya herhangi bir kaza durumunda, iyi bir barınak hayat kurtarır. Doğanın sert koşullarına, karına, tipisine, fırtınasına, yağmuruna, çamuruna, sıcağına, soğuğuna, (bize) zarar verebilecek canlılarına karşı korunmak, her türlü doğa sporlarında birinci derece önemlidir. Gerektiğinde bir barınak yapabilmek, doğaya çıkan herkesin mutlaka bilmesi gereken bir konudur. Doğada yaşayan bütün canlılar, içgüdüsel olarak varlıklarını dış etkenlere karşı korumak amacıyla çeşitli önlemler alırlar. Doğaya giden insanlar da, bu kurala uyar ve içinde bulundukları doğa parçasına göre, kendi varlıklarını korumak amacıyla, uygun barınaklar hazırlar. Doğada misafir olunan süre içinde geçici bir ev olacak bu barınak, acil durumlarda hayat kurtarıcı öneme sahip olduğu için, mutlaka en iyi şekilde öğrenilmelidir. Dağcı, özel çadırını kurar, kar mağarasını kazar, bivağını yapar, yürüyüşçü, kamp çadırını kurar, ya da koşullar uygunsa ateşinin başında açıkta geceler, diğer doğa sporcuları da yine yapılan aktiviteye uygun barınaklarını hazırlar. Buradaki en önemli nokta, hazırlanan barınağın her zaman en iyi ve en sağlam şekilde kurulmasıdır. Ilık bir günde, öğleden sonra kamp yerine vardığınızda fazla ciddiye almadan kurduğunuz çadır, gece başlayacak fırtınada veya tipide başınıza büyük dertler açabilir. Her zaman kurduğunuz çadırın bağlantı çubuklarını ve iplerini sanki bir fırtına bekliyormuşcasına bağlamalısınız. Çadırı kurarken fazladan harcayacığınız beş dakika, bir fırtınada çok daha huzurlu ve güvenli bir gece geçirmenizi sağlar.

Yeri gelmişken, herhangi bir kaybolma olayında ya da acil bir durumda doğada barınak kurmak zorunda kalan bir kişinin, dışarıdan görülebilecek bir işaret bırakması son derece önemlidir. Kayıp ya da kaza haberi duyulduğu andan itibaren başlayacak arama operasyonunun başarılı olabilmesi için, doğaçlama bir barınağa sığınmış kazazedenin, arama ekipleri tarafından yerinin tesbiti için, dikkat çekici bir işaret bırakmış olması herşeyi değiştirebilir. Bu işaret, çevredeki doğadan farklı herşey olabilir. Üst üste dizilmiş taşlar, dal parçaları veya kardan bloklar, giysilerden koparılarak bırakılmış renkli kumaş parçaları, SOS harfleri, yakılan bir ateş gibi, bölgeyi aramaya gelenlerin uzaktan da olsa dikkatini çekebilecek her türlü obje yer tesbitini kolaylaştırır. Aksi taktirde kazazede ve arama ekipleri saklambaç oynamak zorunda kalırlar ki, acil bir durumda çok değerli olan zamanın kaybı, sorunu daha ciddi boyutlara taşıyabilir.

Doğadaki her türlü aktivitemizden sonra geri dönüş zamanı geldiğinde en önemli nokta; mutlaka doğayı bulduğumuz gibi bırakmamız gerektiğidir. Hiç kimsenin, bütün canlıların paylaştığı doğayı kirletmeye, ona zarar vermeye hakkı yoktur. Bir kamp toplanırken mutlaka kalan çöpler, artıklar ve doğal olmayan malzemeler geri götürülmelidir. İyi bir dağcı, doğa sporcusu, kendi kampını en doğru şekilde kurar, aktivitesini en iyi şekilde yapar ve ayrılma zamanı geldiğinde, en az izi bırakarak, bölgeden ayrılır.

DOĞA İÇİN PEDAL ÇEVİRMEK

Faruk Sükan, Sinop’tan bisikletiyle başladığı yolculuğunu Anamur’a doğru sürdürüyor.

Aslında Türkiye’de, bir kısmını benim de tanıdığım pek çok bisikletsever, defalarca ülkemizi bisikletiyle gezmiş, ovalarında, yokuşlarında, dağlarında, göl kenarlarında, kıyılarında binlerce kilometre pedal basmıştır. Karayollarımızda bisikletçilerin uğramadığı fazla yer kalmadığını bile söyleyebilirim. Hatta bisikletiyle yurt dışına giden sporcularımız bile var. Ancak Faruk Sükan’ı, doğanın korunması ve bu konuda insanların bilinçlendirilmesi için bisikletiyle yola çıkarak gösterdiği mütevazı çabasında ilginç ve değerli kılan başka şeyler var.

Faruk Sükan, uzun yıllardır yaptığı dağcılık ve kayak sporlarının yanısıra, neredeyse Türkiye’nin tamamını ve 12 Avrupa ülkesini bisikletiyle gezmiş. Ayrıca 30 yıl öğretmenlik, bir süre Milli Eğitim müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı danışmanlığı yapmış.

Faruk Sükan bugün 73 yaşında. Faruk öğretmen 30 yıl boyunca Atatürkçü, laik, aydın gençler yetiştirmiş bu ülkeye. Hiç yitirmediği heyecanı, kararlılığı ve inancı ile bugün de bisikletinin üzerinde, pedal çevirerek gençlere yol gösteriyor, örnek oluyor.