İpek Yolu – Bir Küçük Rica

İpek Yolu

İnsanoğlu tarih boyunca kah yürüyerek, kah at, deve, eşek, katır, yak sırtında ya da o zamanın koşullarının elverdiği her türlü ulaşım imkanlarıyla geçmişin ünlü ticaret yolu üzerinde yolculuklar yapmış. Adı üstünde Çin’in ünlü ipeğinden, kağıdına, porseleninden barutuna, Arap parfümlerine, Hint baharatlarından Orta Asya mücevherlerine dek geniş bir yelpaze içindeki malların ticaretinin yapıldığı bu tarihi yol, aynı zamanda Doğu ve Batı arasındaki düşünce ve felsefelerin de geçişini sağlamış. Pek çok ürünün, Çin ve Roma İmparatorluğu arasındaki bu hat üzerindeki büyük şehirlerde de ticareti yapılmış. Yolla birlikte şehirler de büyümüş.

Efsaneye göre, bu antik rotaya adını veren ipeğin bulunuşu İ.Ö. 2500 yıllarına dek gidiyor. İpeğin Batı dünyasına ulaşması hakkında değişik hikayeler varsa da, yaklaşık olarak 5. yüzyılda Batıya ulaştığı tahmin ediliyor. O tarihten öncesinde Batı dünyası, ipeğin toprakta yetişen bir bitkiden elde edildiğini zannediyormuş.

13. yüzyıl sonlarında tarih sahnesine çıkan Marko Polo, ünlü kitabı ‘Harikalar Hikayesi’ adlı kitabında, efsanevi İpek Yolu’nu ve bu yolculuk sırasındaki tecrübelerini çok hoş bir dille anlatır. Ama Marco Polo’dan binlerce yıl önce bile tüccarlar, gezginler, hazine avcıları, askerler, macera arayanlar ve hacılar bu rotayı kullanıyorlardı.

İpek Yolu sözcüğü, yalnızca İpek ticaretini değil, Uzak Doğuya özgü egzotik, heyecanlı ve büyüleyici her şeyi çağrıştırıyor insana. İpek Yolu üzerindeki hakim dinler yüzyıllarca İslam ve Budizmdi, ancak Hristiyanlık, Taoculuk, Zerdüştlük, Mani dini, Mazdacılık, Konfiçyüsçülük gibi dinler de bu yol sayesinde yayılım alanı buldular. Doğu dinleri Batı, Batı dinleri de Doğu halkları tarafından tanındı. Bu yolun karakterini de, tarih içinde bu dinler kurguladı. Bu karakter öyle etkileyici ve güçlü oldu ki, bugün bile, bir kaç yıl önce İpek Yolunu develerle aşan bizim Arif Aşçı’mız gibi pek çok gezginin hayallerini, tutkularını süslemeye devam ediyor.

Efsanevi yol, Doğunun mistik şehirlerden ve muazzam coğrafyalarından geçiyor; Babil, Antioch, Tyre, Bağdad, Merv, Semerkand, Buhara, Kaşgar, Taklamakan çölü, Pamir dağları, Keşmir, Yarkent, Turfan, Bişkek, Alma Ata, Taşkent, Urumçi, Dunhuang, Lhanzou, Şian ve diğerleri… Her biri hakkında kitaplar yazılan bu efsane coğrafyaların oluşturduğu rotaların hepsine birden, bugün İpek Yolu adını veriyoruz. Bu yüzden İpek Yolunu sabit, tek bir hat gibi algılamak doğru olmaz, çünkü kullanılan ulaşım şekline göre kuzeyden, güneyden hatta bazen deniz üzerinden yapılan sapmalarla tamamlanmış. Bugünün gezgini, tarihi İpek Yolunda kendi nostaljisini yaşarken, kendi imkanları ve beklentilerine göre bir kaç farklı rota seçebilir.

İpek Yolunun etkisi 14.yüzyılda azalmaya başlamış ve Ticaret yollarının en batı ucunun Osmanlıların eline geçtiği İstanbul’un fethiyle artık iyice kullanımını yitirmiş. Bunun sonucunda 75 yıl içinde, Portekizli ticaret gemileri Çin’e ulaşacak ve Doğu – Batı ticaretin devamını sağlayacak yeni yollar keşfetmiş.

Hayat, bizim en iyi olmamızı değil, sadece yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışmamızı ister.

BİR KÜÇÜK RİCA

DOĞAYA ÖLDÜRMEK YA DA AVLANMAK İÇİN DEĞİL, GÖZLEMLEMEK VE BELGELEMEK İÇİN ÇIKIN. ÜZERİNİZDE KAMUFLAJ GİYSİLERİ, BELİNİZDE FİŞEKLER VE OMUZUNUZDA BİR TÜFEK YERİNE, YANINIZA YEDEK FİLMLER VE OBJEKTİFLER, DÜRBÜN, FOTOĞRAF MAKİNASI VE TRİ,PODUNUZU ALIN DOĞAYA ÇIKARKEN.

EVİNİZE, DOĞADAN KESİK BİR HAYVAN KAFASI, KANLI BİR POST YA DA ÖLÜ BİR HAYVAN YERİNE, ONLARIN RENKLİ, CANLI FOTOĞRAFLARINI, HAREKETLİ GÖRÜNTÜLERİNİ GETİRİN.

ÇOCUKLARINIZA, ÖLDÜRMEKTENSE GÖZLEMLEMEKTEN ZEVK ALMAYI, SEVMEYİ, YAŞATMAYI, BÜYÜTMEYİ, DOĞAYLA MÜCADELE ETMEKTENSE ONUNLA UYUM İÇİNDE YAŞAMAYI ÖĞRETİN.

HAFTA SONUNUZU NASIL GEÇİRDİĞİNİZ SORULDUĞUNDA, “ÖLDÜREREK” DEMEKTENSE, “ÖĞRENEREK”, “DOĞAYI VE YAŞAMI ÖĞRENEREK” GEÇİRDİM DEMEYİ SEÇİN.

KENDİNİZE VE DOĞAYA BİR İYİLİK YAPIN VE TÜFEĞİNİZİ SATIP BİR FOTOĞRAF MAKİNASI SATIN ALIN.

Dünyada ve Cennette insanların hayal edebileceğinden çok daha fazla güzel şey vardır.

W. Shakespeare