Okyanuslarda Yarışmak Müthiş Ama…İnsanın Doğa Çelişkisi
OKYANUSLARDA YARIŞMAK MÜTHİŞ AMA…
Geçtiğimiz günlerde bir sabah erken bir saatte FM 104.9 – Açık Radyo’da deniz ve gezi tutkunlarının kaçırmadığı “Açık Deniz” adlı programı hazırlayan Beysun’un (Gökçin) telefonuyla uyandım. Dünyanın en önemli yat yarışlarından olan Vendee Globe’un bir etabında 20 yarış teknesinden ikisi, iki balinaya çarpmış.
Her iki tecrübeli kaptan da teknesinin altına dalıp durumu kontrol etmiş ve biri teknenin hasarından dolayı yarışı bırakmak zorunda kalmıştı. Bu son derece zorlu ve tehlikeli yat yarışında daha önce de tekneler, uyumakta veya su yüzeyinde dinlenmekte olan balinalarla çarpışmışlar ve kesin olarak bilinmemekle birlikte belki de ölümlerine veya ağır yaralanmalarına sebep olmuşlardı.
VENDEE GLOBE
Joshua Slocum, 1895 yılında kendi elleriyle inşa ettiği 43 feet’lik teknesi “Spray”le yaptığı 3 yıl süren 46.000 millik yolculuğunun sonunda Rhode Island’ın Newport limanına demirlediği gün, dünyanın çevresinde yelkenle dolaşan ilk insan olma ünvanını da elde etmişti. 1930 yılına dek, dünyanın çevresini ikinci kez dönen denizci olmadı, ta ki “Firecrest”iyle 6 yıl süren yolculuğunu tamamlayan Alain Gerbault’a dek.
1966 yılında fiziksel özürlü olmasına rağmen Sir Francis Chichester, “Gypsy Moth II”siyle, bütün dünyayı şaşkınlık içinde bırakarak yalnızca bir kez Sydney’de karaya çıkarak 226 günde dünya turunu tamamladı. 1970 yılında yelken tarihinde bir ilk daha, bu kez Chay Blyht tarafından gerçekleştirildi; doğudan batıya, bir diğer deyişle ters istikamette ilk dünya turu.
Sportif denizcilik tarihi daha sonra iyice hareketlenmeye başladı ve günümüze dek çeşitli organizasyonlar çerçevesinde dünya turları yapan pek çok denizci oldu. Bu yarışların içinde en zorlarından biri olan yerküremizin 3 önemli burnu geçilerek yapılan Vendee Globe, ilk başladığı 1989 yılından bu yana en usta ve en cesur denizcilerin hayallerini süslemiş. Teknik, fiziksel, mental zorluklarıyla uluslararası bir yarış olan Vendee Globe, her seferinde yüz binlerce deniz tutkunu izleyici tarafından ilgiyle izleniyor.
BALİNANIN ÖLÜMÜ
Önümüzdeki yıl, “Ex Orient” adlı teknesiyle dünya seyahatine çıkmayı planlayan ve şu sıralar projenin parasal altyapısını çözmeye çalışan Beysun, aynı zamanda bir gün Vendee Globe’a, belki de tasarımını kendi yapacağı bir tekneyle katılmak gibi bir düş kuracak kadar da deniz tutkunu. Denizlerin gerçek sahipleri olan bu uysal devlerin, 24 saat ortalamalarında saatte 18 mile varan ve 30 – 35 mil sürate kadar çıkabilen, son teknolojinin her tür imkanıyla donatılmış muazzam tekneler tarafından bir anlamda biçildiği haberini duyunca, bir an durup Vendee Globe’a katılma düşüncesini ve benzeri yarışların yapılma gerekçelerini sorgulama ihtiyacı duymuş. Beni de bu tür etkinliklerde ehil olarak gördüğü için fikrimi almak istemişti.
Bana net bir soru sordu; “Çok istediğin bir dağa tırmanmak için iki ayının öleceğini bilsen yine de tırmanırmısın veya bir balinaya çarpacağını bile bile böyle bir yarışa katılırmısın.” Dağlara tırmanmanın ayılara zarar vermekle doğrudan bir ilintisi olmamakla veya değerlendirme dışı bırakılacak derecede az olmakla birlikte, Beysun’un benzeşim ilkesi ile bu soruyu sorduğunu ve benden etik açıdan bir cevap istediğini anladığım için, konunun doğrudan ilişki boyutuna hiç girmedim ve düşünmeden cevapladım.
Bu sorunun cevabı elbette ki tereddütsüz bir “Hayır”dı. Ancak böyle bir durum (bir tırmanış veya yarış sonucunda ayıların veya balinaların ölümü) gerçek hayatta bir önkoşul olarak değil, ancak ve ancak olasılık dahilinde diye nitelendirilebilir ve sadece, sporcuların veya izleyicilerin de ölebileceği karmaşık olasılıklar zincirinin bir parçasıdır. Ayrıca buna ilave olarak, balinaların ölüm sebeplerinin başında ticari avlanma, ki Japonya ve Norveç çoğu kez uluslararası yasaları çiğneyerek yapıyorlar bunu, denizlerdeki kimyasal kirlilik, yasak olduğu halde gece suda bırakılan akıntı ağlarıyla yapılan açık deniz balıkçılığı ve son olarak da gemi çarpmaları geliyor. Yat yarışlarından dolayı ölen balinaların sayısının, insanların sebep olduğu diğer balina ölümlerine kıyasla, plajda koşarken yıldırım düşmesi sonucu hayatını kaybeden uzun atlamacılar kadar seyrek olduğunu düşünüyorum. Yine de bu çok ilginç ikilem üzerinde düşünmek ve kendi değer yargılarımı beklemediğim bir soru üzerine bir kez daha sorgulamak benim için çok faydalı oldu.
İNSANIN DOĞA ÇELİŞKİSİ
Geçtiğimiz yıllarda Arktik buzulları arasında sıkışan iki balinayı kurtarmak için seferber olan ve yüzbinlerce dolar harcayan insanoğlu bir yanda, başka koşullarda ve başka beklentilerle balinaları sorumsuzca, yoketmecesine katleden, bütün uluslararası kuralları hiçe sayarak avlayan insanoğlu öte yanda. Buna bir de Güney Kutbuna ulaşmak için 52 köpekle başladığı ekspedisyonu, onlar için yiyecek taşımadığı ve o koşullarda taşıyamacağı için, köpekleri diğer köpeklerle besleyen ve 11 köpekle bitiren Amundsen’in düşünce yapısını ve tutumunu bir yana, Amundsen’le girdiği yarışı kaybeden ve kızakları kendileri çekme kararı yüzünden beşi de hayatını kaybeden Scott’un ekibini diğer yana koyunca, ikilem bir anda daha da karmaşık hale dönüyor.
Balinalar, Atlantik, Pasifik ve Hint okyanuslarında suyun ısısına bağlı olarak hareket ediyorlar. Günümüz teknolojisiyle balinaların sayısı bile tam olarak kestirilemezken yerlerini her an bilmek mümkün değil. Öte yandan yelken teknolojisinin ve denizciliğin bir ölçüde bu tür yarışlar sayesinde, bir diğer deyişle tekne donanımının en zor şartlarda birebir sınandığı ve eksiklerinin görülerek yeni ve daha mükemmel modellerin geliştirildiği organizasyonlar sayesinde, hep daha ileriye doğru gittiğini söylemek çok da yanlış olmaz. Büyük yat yarışlarına, her biri birer mühendislik harikası olan yepyeni tasarımlarıyla katılan sektörün iddialı isimleri, fikirleri çalınmasın diye tekne suya inene kadar, salmalarını, yelken sistemlerini yada varsa tekne donanımıyla ilgili deneme safhasındaki yeni fikirlerini birbirlerinden devlet sırrı gibi saklıyorlar.
Gördüğünüz gibi konu oldukça karmaşık ve çok boyutlu. Beysun Gökçin bu ilginç tartışmaya, 6 Ocak Cumartesi günü benim de bir kez daha katılacağım Açık Radyo’daki programında, saat 13:00 ve 14:00 arasında devam edecek. İlgilenenler tartışmanın daha sonraki boyutlarını bu programdan takip edebilirler.