Röportaj 11
Doğa sporlarına olan ilginiz ne zaman başladı? Dağcılık servünenine başlama hikayenizi bizimle paylaşır mısınız?
Çocukluğumda, hayvanlara ve doğaya çok düşkündüm. Etiler’de büyükbabamın yaptırdığı bahçeli bir evde oturuyoruz. Bu evde köpekten, tavuğa, beyaz fareden, kekliğe, kertenkeleye kadar bir çok hayvan besledim. Bilkent Üniversitesi’nde öğrenciyken 20 yaşında spor olarak doğayla ilgilenmeye başladım.
Öncelikle dağcılıkla tanıştım ve bu spor çok hoşuma gitti. Diplomamı aldıktan üç hafta sonra Rus dağcılarla Kazakistan’a, oradan da Kırgızistan’a gittim. “Bir Dağcının Güncesi” adlı ilk kitabımda anlattığım Khan Tengri dağına tırmandım. Benim için heyecan verici bir süreç oldu. Benden önce Türkiye’de, 7000 m.’nin üzerine çıkan iki dağcı vardı. En son tırmanışlar 1983’te ve 1985’te yapılmıştı. 7 sene sonra bu tırmanışları tekrar başlattım. İlk tırmanışlarımda çeşitli sıkıntılar yaşadım. Soru sorup öğrenebileceğim birileri olmadığı için, tırmanışlarım bilinmezlikler ve tehlikelerle doluydu. Türkiye’de yüksek irtifa dağcılığı birikimi oluşmadığı için deneme – yanılma yöntemi ile bir takım riskler ve maliyetler üstlenerek yaptım tırmanışlarımı. Bir de en önemlisi bütün bu süreçte Rus dağcılarla, hatta bazen en iyileriyle tırmandığım için onların disiplini ile yetiştim.
İş hayatında sıkça kullandığımız hedef, zirve, gibi kavramlar aslında dağcılık sporundan geliyor. Bir dağcının hedefine ulaşması çok somut bir sonuç. Bu açıdan değerlendirecek olursanız, zirveye ulaşmak, hedeflerini gerçekleştirmek size ne hissettiriyor?
Ne kadar zor ve ne kadar zahmetli bir hedefiniz varsa sonuca ulaştığınızda aldığınız tatmin de o kadar fazla oluyor. Dağcılıkta hedeflerinize güvenli bir şekilde ulaşabilmek için fiziksel, teknik ve psikolojik hazırlıklarınızı gerektiği gibi yapmanız, ekip, ekipman, zaman, rota, mevsim seçimi gibi planlamaları iyi yapmanız, kaynaklarınızı iyi değerlendirmeniz gerekiyor. Bu süreç çok da öğretici üstelik. Zirveye ulaşmak, hedefine varmak, başarmak insanın özgüvenini ve özsaygısını da yükseltiyor ve kendi yeteneklerini daha iyi tanımasını ve hedeflerini daha doğru koyabilmesini sağlıyor. Tüm bunların iş hayatı için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Hedefinizi doğru belirler, iyi hazırlanır, disiplinli çalışır, planlamanızı, stratejinizi iyi oluşturur ve süreç içinde de kendinize inanarak ve güvenerek kararlarınızı doğru verebilirseniz, başarılı olma şansınızı yükseltirsiniz.
AKUT’ kurmaya ne zaman karar verdiniz? Aktif olarak ilgilendiğiniz bir sporu, insan hayatını kurtarmak için kullanmaya başladınız. En önemlisi örgütlenerek bu faydayı artırmayı başardınız…
Biz doğa sporları ile uğraştığımız için arazi şartlarında kendi başımızın çaresine bakabilme ve kötü doğa koşullarında, kritik süreçlerde karar verebilmeye alışkınız. Durum böyle olunca arama-kurtarma ve belirsizliğin ve tehlikelerin çok olduğu durumlarda başarılı bir ekip çalışması yapabileceğimizi öngördük, öyle de oldu. Bütün bu özelliklerin yanı sıra ekibin özverili olması da gerekiyor. Biz ekip olarak bu yükü taşıyan insanlarız. Aslında AKUT fikri 1994 Kasım ayında Bolkar Dağları’nda iki üniversiteli dağcının ölmesinden sonra ortaya çıktı. Hepimiz dağcıları kurtarmaya gittik ama maalesef 14 günlük bir arama çalışmasına rağmen bulamadık. İşte orada küçik bir grup bir toplantı yaptık ve örgütlenmeye karar verdik. Nitekim 1996 yılında AKUT’u kurduk. Bir sosyal sorumluluk projesi olan AKUT, tamamen ülkesini ve insanları seven bir avuç dağcının biraraya gelip; örgütlenerek ve güçlenerek, acil durumlar ve afetlee hazırlık konularında ülkede ciddi bir dönüşüme yol açan bir hareket başlatma olayıdır. 13 -14 yıldır tamamen gönüllü ve karşılıksız olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.
AKUT olarak 540 arama kurtarma çalışmasına katıldık ve 759 insanın hayatını kurtardık. Çok çeşitli arama kurtarma çalışmaları dışında, insan eliyle travmaya uğramış sokak köpeklerinin rehabilite edilmesinden tutun da, kişileri ve kurumları afet konusunda bilinçlendirilmesi, yardım dağıtımı çalışmaları, Sarıkamış şehitlerine toplumun dikkatinin çekilmesi gibi birçok çalışmaya imza attık. Bir avuç dağcı olarak başladığımız AKUT macerasında bugün 18 bölgede 800 – 850 gönüllüyüz. Amacımız acil durumlara ve afetlere hazırlık konularında bilgiyi üreten, yayan ve paylaşan bir kurum olmak. Afetler ve acil durumlara hazırlık konularında eksikleri olan bir toplumuz. Afetlere hazırlık konularında bilgili olmayan bir toplum, afetle yaşamayı öğrenemez. Arama kurtarma görevleri haricindeki en önemli amacımız, Türk insanının afetlere hazır, afete dayanıklı bir topluma dönüşmesine katkıda bulunmak.