Yeni Bin Yılınız Kutlu Olsun
Bu başlık size şaşırtıcı gelebilir ama bana sorarsanız yeni milenyum bu gece geliyor, umarım hepimiz için mutluluklarla dolu olarak gelecek ve bin yıl boyunca insanlara mutluluk, neşe, güleryüz, sağlık, barış ve huzur getirecek.
Geçen yıl yaşanan milenyum tartışmalarını hepiniz hatırlayacaksınız; yeni bin yıl 2000 yılında mı, yoksa 2001 yılında mı başlayacak. Üretim, servis, pazarlama, reklam ve benzeri sektörler bütün yatırımlarını ‘hemen’ kavramı üzerine yaptığı için, milenyumu da bir yıl önce kutlamayı ve insanların nasıl olsa milenyum için harcayacakları bütçeden paylarına düşeni bir yıl önce almayı tercih etti. Bugün Sydney ve Edinburgh gibi bazı büyük şehirlerde, yeni milenyumun bugün geldiğini düşünen insanlar, 3. bin yıla geçişimizi kutlamak için büyük törenler düzenliyorlar.
İsterseniz bu eski tartışmanın kökenine inelim. 6. yüzyılda Papa 1. Yohannus, keşiş Dionysius Exiguus’tan bir kronoloji hazırlamasını ister. Keşiş, tahmin edileceği gibi, sayılabilir yılları Roma’nın kuruluşundan başlatmış ve İsa’nın doğumunu, 753 A.U.C. (ab urbe condita – şehrin (Romanın) kuruluşundan beri) diye tarihlendirmiş. Bu tarih hesabının doğruluğu tartışılabilir elbette, ancak bizim için asıl önemli olan, Keşiş Dionysius’un yeni kronolojisinde 1 Ocak 754 tarihini, İsa’nın doğumunu başlangıç kabul ederek 1 Ocak 1 A.D. ( anno domini – tanrı yılı) olarak adlandırmasıydı.
“0” yılının dışarıda bırakıldığı bu metod yüzünden, ki o dönemde Batı matematiği henüz bu ayrımı yapabilecek bir “sıfır” kavramı geliştirmemişti, bildiğimiz bütün sayma modelleri alt üst oldu. İsa’nın bir yaşında olduğu yılda, onun doğumuyla başladığı kabul edilen tarih sistemi 2 yaşındaydı. Bebeklerin ilk doğum günlerine dek “0” yaşında olduğunu ve yalnızca doğumlarından sonraki aylar itibariyle anıldıklarını hatırlayalım.
TARİH “1” YILINDA BAŞLADI
Yüzyılların başlangıç sorunu, Keşiş Dionysius’un kronolojisini “sıfır”dan değil de, “bir”den başlatma kararından kaynaklanır. Geçen yıl bizim yaşadığımız gibi, her yüzyıl geçişinde insanların yaşadığı bu tartışmanın tek sebebi de bu aykırı uygulamadır.
Bu konuyu şöyle biraz daha açabiliriz; her onyılın adı üstünde on yıldan, (parmağınızla 1’den 10’a kadar sayabilirsiniz – 1,2,3,4,5,6,7,8,9 ve 10 – 10 tane tek yıl) her yüzyılın da yine adı üstünde yüz yıldan oluşması gerekiyorsa, 10 yılı ilk onyıla aittir ve tabii ki 100 yılının da birinci yüzyılda kalması gerekir. Buna göre, “00”lı her yıl bağlı olduğu yüzyılın yüzüncü ve son yılı olarak sayılmalıdır. 1900 yılı, kendinden önce gelen bütün 1800’lü yıllarla birlikte 19. yüzyılı oluşturmuştur, 2000 yılı da sonraki binyılın başlangıcı değil, yirminci yüzyılın kapanış yılıdır.
Bütün dünya, geçen yıl gerçekten de yeni bir binyıla geçiyor olduğumuzu düşünerek milenyum kutlamaları yaptı, bence bu özel bin yıl geçişini bir kez daha yapabiliriz. Hem bütün matematik hesaplar bir yana, iki kez büyük bir kutlama yapmanın ve bu büyük döngü duygusunu yaşamanın hiç kimseye bir zararı olmaz. Hesabınızı nasıl yaparsanız yapın, ister yeni bir milenyumu, ister henüz bebek olan milenyumumuzun bir yaşını kutlayın. Her ikisi de çok hoş. Tarih hesabı tutulmaya başlandığından beri, insanoğlu yalnızca iki kez bilerek binyıl geçişi yaşadı. Bu ayrıcalığı yaşayanlardan biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Yeni binyılın ülkeme ve bu topraklarda yaşayan herkese mutluluk getirmesini ve insan ırkının sahip olduğu güzelliklerin ve bunların değerinin farkında olarak 3. binyılın getireceği değişimlere hazır olmasını diliyorum.
Yeni bin yılınız kutlu olsun…